Yalınca bir dağ-başında,
Ellerime kar yağıyor…
Yazın yaz, kışın kış Tanrım,
Bu ne mayalanış, Tanrım;
En güzele, en korkunca,
Teselliler sonu, bunca,
Gök-yüzünde unuttuğum
... ve nihayet gelip çattı
Bir dilimi zehir zıkkım
Bir dilimi candan tatlı
Masallarla indi yere
Sebil oldu cümle hikâyelere
Kara kara kazanlarda kaynadi
Devamını Oku
Bir dilimi zehir zıkkım
Bir dilimi candan tatlı
Masallarla indi yere
Sebil oldu cümle hikâyelere
Kara kara kazanlarda kaynadi
Yaratıcılık ve hayal gücüyle ilgili unsurları nelerdir bu şiirin
vallahi hallk için çok güzel
yuh be arkadaşlar. çok güzekll
Şiirim nasıl olmuş ? ( hala yaşıyorum )
leziz
ödev bu...
Murat
Bütün duyguları bir arada sunan bir şiirdir
çok beğendim ve tavsiye ederim
Çokk güzel bir şiir tebrikler
Ellerime Kar Yağıyor
Yalınca bir dağ-başında,
Ellerime kar yağıyor…
Yazın yaz, kışın kış Tanrım,
Bu ne mayalanış, Tanrım;
En güzele, en korkunca,
Teselliler sonu, bunca,
Gök-yüzünde unuttuğum
Ellerime kar yağıyor…
Bu, yapraktan ince can’lar,
Bu kubbe kubbe ezanlar.
Bu dualar, rahmet rahmet,
Aşk, ışıtan can-evimi,
Bu başlangıç, bu nihayet,
Bu gördüğüm düş benim mi?
Nice dillerin telaşı?
Tekmil bir geceye karşı,
Alev alev gözlerimden,
Ellerime kar yağıyor…
Adımlar işte, ard-arda,
Gayrıca beklemek olmaz.
Açın perdeleri bütün,
Mavi mavi aynalarda,
Uyanmak üzre, doğan gün.
Kulu kurbanı olduğum,
Mutluca toprakta tohum.
Çiçek, niyazlar içinde,
Dal'ın türküsü bembeyaz,
Serpil serpil duyuyorum,
Bardaktan boşanırcasına,
Kopmuş takvimlere inat,
Duygu duygu kanat kanat,
Ellerime kar yağıyor…
Bu deniz boyu dalgalar,
Bu Müslüman dakikalar;
Her nefes alış-verişte
Duyduğum, bu gerçek işte…
Muştular içinde sazım,
Bu mu benim alın-yazım?
Dostlar görmüyor musunuz?
Çağrılar içinde, sonsuz,
Hep zamanların dışında,
Yalınca bir dağ başında
Ellerime kar yağıyor…
Feyzi HALICI
AVUÇLARIMA KAR YAĞIYOR
Bir dağ başındayım. Yalnız, yapayanız… Okuyor, yazıyor, tefekkür ediyorum. Onca dua ettim, yaz kış… Bomboş kaldı ellerim, avuçlarıma kar yağdı, Allah’ım! Biliyorum, Sen’den ümit kesilmez. Sen’den ancak kâfirler ümit keser. Yağmur, merhametindendir, rahmettir. Kar, fazlından, fazladan bir rahmet… Medet, Allah’ım! Medet!..
Öyle bir yer ki burası… Sessiz, sakin, durgun… Aşkına mayalanmış durumdayım. Bu ne güzel bir olay! Bu ne muazzam bir birliktelik! Ne muhteşem hal!
En Güzel’le, En Korkunç’la bütünleniş… Bunca yalvarış ve yakarıştan, bunca teselli ve onca duadan sonra gökyüzüne açtığım, niyazda unuttuğum avuçlarıma kar yağıyor. Hâlâ ellerim bomboş… Ellerimi ısıtacak bir el yok. Yalnızlık, aynı yalnızlık… Kimsesizliğin çaresiz burukluğu hep aynı…
İnsanlar, hayvanlar, bitkiler… Bütün bu can taşıyan varlıklar hep Sana yönelmiş. Bu camiler, bu ezanlar… Bu ibadetler, dualar… Hepimiz sınırsız rahmetinden, sonsuz merhametinden medet ummaktayız. Yüreciğim aşkınla nurlanmış. Evvelden âhire… Baştan sona yaşamakta olduğum bu hayat, bu dünya düşü bana mı ait? Bunca yarattığının telaşla ve biteviye Zatını zikretmesi… Günler, geceler boyu, akşamdan sabaha… Ben de aynı şekilde… Her nefeste, huzurla huzurunda… An be an… Gözlerimde yaş tükenmiş… İçleri alev alev… Yapayalnız, apaçık bomboş kalan ellerim donuyor. Çaresiz avuçlarıma kar yağıyor.
Yürüyoruz işte… Hayat yolunda adım adım… Savruluyoruz oradan oraya… Hepimiz bir şeyler diliyoruz. Hepimiz O’ndan, yalnızca O’ndan medet umuyoruz. Gideceğimiz başka bir kapı yok! Başkasından yardım ummak olmaz! Kullara avuç açılmaz! Bizi Zatından başkasına muhtaç etmesin, İnşallah!
Açın perdelerinizi! Bir bakın gökyüzüne! Siz de katılın tefekkürüme, ibadetime, dualarıma… Sabahın bu vaktinde, günün en güzel saatinde, asumanda doğmadayken güneş, masmavi aynasına vurmak üzereyken, ibadet ve duaların en makbul olduğu bu zaman diliminde namazımı niyazımı kabul buyur, Allah’ım!
Ey, merhametlilerin en merhametlisi! Ey, kulu kurbanı olduğum! Cümle mevcudatın yalvarıp yakarmakta olduğu, bütün yüzlerin Zatına yöneldiği, rahmet beklediği bu vakitte kurdun kuşun, çiçeğin böceğin kabul olunan dualarına ilhak eyle, dualarımı! Tohumu toprakta, çiçeği dalda mutlu eden Rabbim! Beni de bizleri de kimsesiz ve çaresiz bırakma, Muhammed Ümmetini mutlu eyle!
Pembe beyaz çiçeklenen dallar, yalvar yakar dua eden kullar hürmetine… Yeryüzünün bembeyaz örtüsü, gökyüzünün apak süsü neler fısıldar bana… Ne türküler söyler rengârenk açan çiçekler… Ey, Rabbimin rahmeti! Serpil, serpil! Yağ, sağanak sağanak! Şöyle, bardaktan boşanırcasına yağ! Takvimlerden kopan günlere, tüm maziye, geçmişteki tüm olumsuzluklara inat… Duygu duygu yükselen, kanat kanat uçan, Allah’a ulaşan niyazlar hürmetine… Rahmet! Rahmet! Merhamet!.. Şakır şakır!.. Umutla açılan avuçlarıma kar yağıyor.
Tüm denizler, okyanuslar dalga dalga zikrediyor, bu kutsal zaman diliminde… Bu zaman, dakika dakika, saniye saniye değerli… Zaman, burcu burcu İslamiyet kokuyor. Her nefes alış verişimde, Müslümanlığımı hissediyorum. Bundan daha gerçek bir şey yok benim için. Müjdeler veriyor teller, muştular çalıyor sazım. Razı olmalıyım Allah’ımdan. Kaderimden hoşnut olmalıyım.
Dostlar! Halimi görüyor musunuz? Bunca ilim, ibadet, tefekkür, dua ve bunca seslenişi içinde cümle mahlûkatın, bu en mübarek zamanları yaşıyorum, bilinen zaman boyutunun dışında. Halimden haberdar mısınız? Görmüyor musunuz, nasıl yaşamaktayım ben? Onca çağrı içinde, sonsuzluğu yudumluyorum… Sınırlı zaman dilimlerin dışında… Yalnız, yapayalnız bir dağ başında… Ellerim havada, dillerim duada… Avuçlarıma kar yağıyor.
***
Cümlemizin dualarının kabulü dileğiyle, dünyevi ve uhrevi mutluluklar…
Onur BİLGE
Bu şiir ile ilgili 34 tane yorum bulunmakta