Ne utanç kaldı elimde tanelenen ne de bir sevinç
Sevinin uzağından, acının koynudan sıyrılıp atıyorum kendimi her sabah yataktan yaşamın kollarına
Ne bi ırzım kaldı ne de hazzım
Küfün ve küfrün üstüne basa basa ulaşıyorum eşiğine hayatın
Atladığım eşikten bir kaygı yuvasına düşüyor adımım
Yalnızlığın yaktığı sokaklarda çaresizliğin yüzü olarak geziyorum
Çiçeksiz kaldırımlara anlatıyorum sesini
Seni senin ağzından duymalarını istiyorum
her sevgi kelimesinin nasılda sende yeşerdiğini
Nasılda dilinden çıkıp kalbime yerleştiğini
Ve
biliyorum
Parmaklarında köklenecek
Sesindeki bugudan fitirecek taşların gülleri
Uzağındaki tüm ülkelerin kıskandığı bir memlekete dönüşecek yürüdüğün semtler
Askersiz ve kansız feth edilecek dünya
Çocuklar da ölmeyecek
Kadınlar ağlamayacak ardından yitirilen sevgilinin
Kötülüklerin ömrü bir göz kırpımı kadar sürecek
Tüm dünya tek bir memlekete olacak ne Ülkeler kalacak sınırlı
Ne de duygular
Hudutsuz bir sevinin dünyası burası
Kaygısız ve sınırsızlığın hülyası dolanıyor zihnimde
Sonra uyanıyorum tüm uykulardan gerçeğe
Yokluğun diyordum yokluğun
Ya büsbütün kül edecek
Yada yağmurlar senin için yarattığım bu kenti çürütecek …
Kayıt Tarihi : 21.7.2025 09:38:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!