öfkende sevdan kadardı
sevdan kızılcık şerbeti
öleceğimi bilsem
bilsem bir yağmur gibi
saçlarına yağacağımı
ıslaklığında soluyacağımı hayatı
filizlendim...
kendi içimde atıyor yüreğim
sen varsın her damlasında kanımın
aydınlığısın taze bir geleceğin
ki sensin benim ikinci güneşim
onca yılın esareti ile
doğrulup saplandığı yerden
sana çarpan yüreğim
ve şöyle devam etti:
-doğmayıncaya kadar hiçim
Gün düştü umutlarımın doğduğu yere Eksik verildi çocukluğumun tüm ölü kuşları Zamandan çalındı ölü uykularım Hüznüm doğrandı bezirgan sofralarına Diyarbekir sokaklarında çocuk oldum tüm asiliğimle Gökkuşağının renkleriyle boyadım sevincimi
Kendime pazarladım kendimi sen olmayınca
Tüketilmiş bir ecel gibi duvarda asılı
Her saat çalışında takvimlerin arkasına gizlendim
Kendimde biriktirdim kendimi
Yinede gölgemi tartaklayan bir sen edemedim
Kim bilir hangi çiçeğin kokusundasın şimdi
kardan
adam
ve üstüme yağan kurşunların
ıslaklığına bağlıyorum gözlerii
kardan
adam
geceler yüzün gibi
karanlık beninin
utanç yarasında saklı
girdabında boğulurken
ve bozulurken
saçlarından geçen tozlu yollar
aynadaki ben
benim simetrim
ya çatlarsa ayna
olursa devrim
bilinki aynadaki ben
artık ben değilim
Kızmış bir güneşin altında
Mezarı belli bir oyun tazelenir içimizde
Ermeni bir çocuğun beyhude ağlaması
Yıkıyor yaşamanın kerpiç hünerlerini
Benim çamurdan düşüncem
Onun çamurdan yüreği vardı
ağzı şiir kokan bir bahardım
bir öğle sıcağında yüzünü beklerken
önce gözlerin misafir oldu soframa
sonra ardı kesilmedi tüm güzelliğinin
ikinci bir güneş doğdu sessiz çığlıkları ile
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!