Ey kadim şehrim, ey Diyarbakır!
Zaman sana dokunur da geri çekilir,
Çünkü sen, çağları aşan bir yankısın,
Taşında tarih, gölgende asalet akışı.
Surların yedi çağ bilir seni,
Her çatlağında bir neferin teri,
Her burcunda bir yiğidin haykırışı,
Dağ gibi dik durmuşsun nice savaşın bakışında.
Dicle’nin gümüş sesinde çağlar ağlar,
Hevsel’in bağrında bereket çoğalır.
Surların üstünden bakan bir kartal,
Bin yıl öncesini görür, hâlâ taptaze, hâlâ asal.
Zerzevan’dan yükselen dualar gibi,
Senin göğsünden semaya umutlar gider.
Kimi kehribar gibi parlar çocuk gözlerinde,
Kimi mahzun, ama dimdik durur annelerin dizlerinde.
Ey Diyarbakır!
Sen yalnızca bir şehir değilsin,
Senin her taşın bir harf,
Her mahallen bir mısradır bu milletin şiirinde.
Silvan’dan Çermik’e, Lice’den Kulp'a
Her adımın direniş, her adımın sevda.
Karpuzun değil sadece,
Yüreğin de yarılır bu topraklar uğruna!
Mardin Kapı’dan giren her misafir,
Bir efsaneye konuk olur sessizce.
Ulu Camii’nin gölgesinde dile gelir dua,
Ve gök kubbe inler: "Burası Diyarbakır!"
Ey dağların dik başlı çocuğu!
Senin adın yazılmış tarih taşıyla,
Senin dilin, susmaz bir halkın ezgisi,
Senin duruşun, yedi iklimin onur nişanı!
Ey Diyarbakır,
Yalnızca doğunun değil,
Bütün bir milletin alnında parlayan bir mühürsün!
Senin destanın daha yazılmadı bitinceye dek:
"Her taşında bir milletin kalbi çarpar derinden."
Surlara yaslanır vakur bir zaman,
Dicle'de yankılanır kadim bir ferman.
Taşında yüzyıllık sabır uyur hâlâ,
Diyarbakır susmaz, konuşur her dem.
Sinan Bayram
Sinan BayramKayıt Tarihi : 24.6.2025 17:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!