Aynı dalda altı çiçektik biz
Birbirine seyirli..
Büyüğümüz gözetken.
Doğuştan kapmış sorumluluğu.
Dinleyeni olmazsa
Söylenmemiş sözcükler kemirir içini
Tutmamış mayalanma gibi
Yüzlerce biriktirdiğim yüzler.
Neresinde cebimin?
Bu yüzü bir yerden çıkaracağım ama…
Nasıl götürebileceğini de,
Nasıl bırakabileceğini de biliyorsun.
Asıl sorun
İç sanıklığımızın deprem çatlaklarını sarabilmede..
Yine o sorular kendilerinden emin çöküyorlar
Kendi içimde patlatıyorum dağları dinamitler gibi.
Yorgunluktan arda kalan
Kopuk kopuk serüvenler,
Ve kimliğini sorgulayamadığımız ağrılar.
Ağrılar ki;
Yenilmişlik sunağı.
Balkonlardan
Pencerelerden sarkan bakışları,
Güneşe serilmiş
Çamaşırlar mı sanırsınız?
Perde sayısına kaptırıp
Metrelerce dantele sürmüştür gözlerini.
Daha göz yaşlarımızla çamurlaşmış
Göç yollarının ayrılık kanaması kurumamışken,
Yurtsuzluğun ağır yüküyle
Sıkıştırılmış mülteci kamplarında,
Sapan taşlarıyla intifada ararken,
Casus uçaklarla yırtılan gökyüzünde
Gözlerinin uçurumuna
Çırılçıplak atladığımdan beri
Sevmelere doyamadığım
Yerine kimseleri koyamadığım
Bilirim taşımak zor beni
Güneş kollarınla sar beni
Çemberimde gül oya
Her gün yeniden işleyip
Yeniden sunduğum dünyaya
Öpüp koklamak
Görüp saklamak.
Tutup kaldırmak
Ey meyvelerin buharda yıkanmış ruhu,
Anlında ter dervişlerin, dilindeki hu.
Çiğsek su alevi korlarına yaslandır bizi.
Pişmişsek, sesimizin çığlığıyla uslandır bizi.
İzi kalsın biriktirdiklerimizin iki cihanda
Közü kalsın acıların hem canda, hem kanda.
Bu özlemi bedenimde
Bir saçlarım Çemişgezek duymaz,
Bir de parmak uçlarım kadar Pertek.
Ey köylerinde camileri
Faşizmi anlatan şehir.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!