Küçük bir kentin soluğunda
Deniz aşırı bunalımlar yaşarım.
Nasırlarımı..
Haşerelere bırakıp gitsem diyorum.
Adım firarlarla anılsa.
Şimdi asfalt kenarına
Bitkilerin yoğurduğu genler dönüyor özüne
Sesler utanıp doğanın senfonisinden
Frekans değiştiriyorlar gezgin misali.
Çiçek çiçek dans ediyor bir arı
Akşamdan kalma mutluluk.
Neresinden devşirdiysem özsuyumu
Tekrar dönerim.
Ama..burada olmazsınız
Değişmiş olur her şey.
Siz değişmiş olursunuz.
Ben başka olurum.
Tanıyamazsınız.
Karıncalarca solukladılar toprağı.
Yollar aşılmamıştı daha
Ama güzellemenin tüm renkleri
Koyulmuştu peşleri sıra
Susmadıkça neler doğacağını,
Biliyorlardı kuşkusuz.
Hava yorgun.
Dizlerinin üzerinde çökmüş şehrin üstüne.
Dört duvar sığınaklarına koşuyor insancıklar.
Ertesi günün enerjisini yüklenmek için olmalı.
Kirlenen elbiselerini ve ellerini yıkamak için.
İçin için sıcaklığın tembelliğiyle boy sermek.
25 yaşında Aslan Gökhan
Yeni basmış 22 sine Aslan Balgüzel.
Balayını geçirmişler Antakya Haraparası çöplüğünde
Karton ve naylon toplayıp her gün
Sütünü arttırmaya çalışmışlar
Doysun diye üç aylık Hilmi bebek.
Çocuk telaşlarının çığlıklarıyla uyandığından
Bilmiyor onlar sız gülmeyi
Migrenin başıma olsun emi
Dilinden başka sunak olmadığından,
Geçenler dalgalanır yüreğimde
Ve hüzün kalır başıboş.
İnanmak ya insan yanın
Fısıltının serinliği titretir iliklerini.
Havaya tutunmayı bırakmış
Her aşkım
Bir intihar girişimim
Düşlerin koynunda.
Yağmur genişliğinde uzatırım
Sokaklardaki aç çocuklara göğüslerimi.
Rüzgâr ağıtlar yüklenmiş
Savuruyor melodileri.
En canlı yerlerinden boğum boğum yaparak.
Tüm sinsiliğini sahte yıldızlara bırakmış gece.
Toprağa kan,
Gökyüzüne ateş pompalanıyor petrol kuyularından.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!