Bana gelen tüm yollar ahimla yıkılsın.
Öyle bir yangın düşsün ki yüreğine,
Dudaklarımdan dökülen her söz har olsun.
Yandıkça beni ansın dilin,
Ansızın yüreğine dolansın ellerim.
Teyze bir çay koyup anlatmaya başladı.
Yüzünün çizgilerinden yılların yorgunluğu akıyordu.
Dudakları kaygılıydı, dili ise suskundu.
Maviydi gözleri… gökyüzünü kıskandırırcasına.
— Evlat, dedi sesi titrek, yüreği ürkek.
Biliyormusun sevdamın en koyu mavisi
Adam seni çok özledim
Dilim inkar etse de sevdiğini
Seni hala çok seviyorum
Unutamıyorum
Sesini bile o kadar özledim ki
Ah lavinyam ah
Cennet çiçeğim
Yanağından akan yaşları parmak uçlarıyla silsin rüzgar
Saçların dolansın sevdanın parmaklarına
Üzerinde rengârenk baharlar çiçek açsın
Sen ağlama dağ çiçeğim
Geceleyin bir ses böler uykumu
Sen gelirsin aklıma
Yastıklar ağlar
Yatak çaresiz
Tavan üzerime üzerime yıkılır
Ciğerlerim parçalanır
Öyle bir sevdaya düştüm ki,
Aklı yok,
Fikri yok.
Her gece şiirler yazdırıyor bana,
Bazen şarkılar söylerken buluyorum dilimi,
Bazen de resmine gizli gizli bakarken gözlerimi.
Bir zamanlar seninle yürüdüğümüz yollarda,
Gökyüzüne bakardık, yıldızlara dalarak.
Gülüşlerimizle doldururduk her anı,
Aşkımızla dokunurduk sonsuzluğa.
Hic gitmiycem seni hic terketmiycem
Seni çok seviyorum derdin
Birseyler oluyor yüreğime
Hızlı hızlı atıyor yine
Yüzüm gülüyor
Dudaklarim aralaniyor
Gözlerime yağıyor yıldızlar
Saçlarım dalga dalga yüreğine dolanıyor
Kahpe hayatların
Şımarık sokak kedisi olmadığımız için
hep yalnız kaldık
Kaç kere düştük te bir kere dostlarımızı satmadık
Kafalarına vura vura öğrettik
Vicdanın en büyük mahkeme olduğunu
Sonra ne oluyor biliyor musun?
Ağır ağır kendinden çekiliyorsun,
Kapatıyorsun perdeleri,
Kilitliyorsun yüreğinin kapılarını,
Açıyorsun müziğin sesini
Ve özlesen de “gel” diyemiyorsun.
Hayranınım deniz hanım
Siz İzmirlisiniz galiba. Ben de Aydınlıyım, hemşeri sayılırız. Birbirimizi takip etmeye yorumlamaya ne dersiniz?
Dost selamlar.