Deneme Yazılar Üstüne Şiiri - Bayram Kaya

Bayram Kaya
2927

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Deneme Yazılar Üstüne

Değerli Ö.Ç.M

Yorumlarınızı sanırım silmişsiniz, ilişkin sayfalara baktım yoktu. Sayfamda 2 yorum var görünüyür ama biri silinmiş. Ama ben size verdiğim sözü tutmak için yazımı tekrar yayınlıyorum. Sorunuz denemelerim sınırı içinde ve kapasitem dahilinde olursa bilgileri paylaşmaya hazırım.

Yorumunuz: “””Bayram Bey; yazıyorsunuz ama şu soruma doğru cevap verin. Kurtuluş Savaşı'nı yapan bu yüce millet lâik olmak için mi, yoksa Batı'nın kokuşmuş, kültürümüzle uyuşmayan,ahlâksız değerlerini kabul etmek istemediği için mi savaştı? .Lâiklik referandumla halka sorulmadan, emr-i vâki ile getirilmedi mi? Mâdem demokratik bir ülkede yaşıyoruz. Ben de size bu soruları yöneltiyorum.Bana irticacı, mirticacı demeye de kalkmayın. Çünkü ben Fransızca Büölümü mezunuyum,Batı kültürü aldım ve hayatta Kur'an Kursuna dahi gitmedim. Ben dâima mazlumun yanında oldum ve halkla iç içe yaşadım, yaşamaya devam ediyorum. Lâiklik ve Sekülarizm arasındaki farkı incelemenizi istiyorum. Taşıma suyla değirmen dönmez. Üstün sınıflar niçin halka sormaya korkuyorlar? Halk lâikliği seviyor mu? Sevmiyor mu? Tatil günleri cumartesi-pazar mı olsun? Benim sâdece bir oyum var. Netice olarak bu aziz millet bunca zulmü hak etmedi. Allah yardımcımız olsun,bizleri her yere çöreklenmiş Ergenekon gibi çetelerden korusun.Hoşçakalın.””

Kurtuluş savaşı ile ilgili 3 bölümlük bir denememi yayınladım devamını bu seri bitince 6-7 gün sonra yayınlayacağım. Sorularınızı biraz daha etraflıca “”İnanç Ve Toplumsal Talep konulu 63. sıra nolu bölümde ele aldım. Burada gerekli görmediklerime orada birer çümle ile yanıt verdim.

Size, sizin belirttiğiniz gibi, hiçbir şekilde; belirttiğiniz biçimde ''gerici'' gibi olumsuzlukla bakmam. Bu benim şiarım olamaz.

Yorumunuz durumunuzun yansıtılışıdır. Gerekli okumayı yaptım. Elbet kendinize göre anlamak istemeleriniz ve sorularınız olacaktır. Gücenmem.

Ne varki, deneme yazı serisinin tümü okunduktan yazım dahilinde sonra özet sorularınızla, buluşabilirsek, daha açıklayıcı olabileceğimi düşünüyorum..

Bu yazıların temel amacı, kavramları yerli yerine oturtup, bu tür alışkanlığı benimser olmamızı talep etmektir. Fikirlerimizin, bir bek raundunun olmasını talep etmektir. Değilse yarım yamalak, kulaktan dolma ve diplomalı olmanın heyecanı, bu işlerde hiç bir kerameti var etmez. Bizlerin de, sonradan edindiğimiz bu anlamalarla; ancak anlama, dinleme, tartışması ve müdahiliğini yapmasını ummaktır. Yani tartışmaları, sağırlar diyaloğundan kurtarmaktır.

Sorularınızdan anladığım kadarı ile, benim bu makaleleri hiç yazmadığımı var sayar bir tutumla, yok hükmünde ””keenlem yekün”” müş gibi hareketle davranmışsınız. Benim bu yazılar öncesi sorulabilir olan ya da sorulan, tartışılan, bu ayrımsal ilişkiyi dikkate alır gözetmeleri yapmayan konu sorularını sormuşsunuz. Gibi geldi bana, yanlış anlamışta olabilirim!

Benden, deneme çalışmalarımı bitirdikten sonra, bir okurun gerekli okuma anlamalarıyla, kişilerin rahatlıkla kendi kendine verebileceğini sandığım, sorulardan sorulup cevabı istenmekte. Yani yazının bahis konusu düzlem gerisine tekrar gidilip, boş tartışma çıkarılmaktadır. Cevabı veririm ama, bu söylenenler toplum ve halk olgusunun farklı olabileceği argümanı anlaşılmadan verilecek cevap, yarım yanlış anlaşılır, bek raundu olmadan anlaşılır olacağından, ancak inantlaşan bir tartışma ortaya koyabilir.

Bu benim usulüm değil. Cevabı sorulmuş bu soruların, zaten metin içinde cevabı olacaktır, bu nedenle cevaplarını şimdi vermem. Çünkü “” tartışmacı değerli arkadaşlarıma, böyle bir yanıt: bek raundu olmayan; inatlaşan, misyonu sürdürülemez tutumların nedeni olurdu. ”” Bu ise bilginin değil, kulaktan dolma inalcılığın bir tutum ve yöntemidir. Bilgi bana göre çoklu bağıntı demektir. Bunun için yazı dizim, konu anlatışlarım; neden bir başa, bir günümüze, mekik dokuyup sürüyor dersiniz? İşte bu bilincin masumane çırpınışındandır. Bu tutumla affımı mazur görün lütfen.

Ama dizi sorası her tür sorunuza açığım. Sayfamda dizi devamı çalışması yapıyormuşum gibi, seri olarak tan, sizlerin bu fikir alış veriş tartışmalarını, Ya da açıklama ve sorularınızı yayınlarım da. Hiç kuşkunuz olmasın. Bakınız, çok kavramlar gibi referandum, müesses düzen, halk, toplum, inanç, laiklik vs kavramlarından, benim ne anlayıp anlamayacağım, 4-5 farklı deneme yazı bloklarından, etraflıca olduğunu sandığım bir anlatım dili ile, yazmağa gayret ettim. Bunları birbirimize; aynı banttan, aynı genlikten, aynı frekanslardan yani aynı zaman ve düzlemden ileştirirsek, verimli ve yararlı olur gibime gelmekte.

Sorularınız çok güzel ve keskin. Dizi bittikten sonra, hatta Kurtuluş savaşı ile ilgili dizimde bittikten sonra. Sizinle zevkle menmuniyetle kanaatımı paylaşacağım. Umarım siz de kanaatlarınızı benimle paylaşırsınız. Seküler yaklaşım benim konuların ilgilisi isede, benim yazı kapsamımın dışında kalan bir alandır. Halk alanın bir kanaat tutumlaması bazında değerlenir. Ama bir çalışmada ona düşünebilirim. Bunlar soyut yapılnmaya kaçar, haklılanamayacak ileri sürüşlerdir.

Bilimsel olanın seküleri olmaz. Bilim zaten tüm alternatifleri önüne serme meşakkatinde olacaktır. Toplumsal alan sekülerleşme alanı olmayıp, aklın işletildiği alandır. Sekülerlik halkın kamusal rastlaşmalarının kendisindeki duygu olmaktan öte girtmeyecek bir araştırmadır.

Temel ilke şu, ''İnanç halkın konusu ve yaşamıdır.'' Nasıl yaşanır? nasıl olmalıdır? İnanç nedir ne değildir? Sekülerleşilmeli mi? gibi vs. konular benim dizi anlatım kapsam alanım dışındadır. Toplum duygudan çok, aklın işletildiği nesnel alandır. Toplum insanın birey olan öznelliğinin yanı sıra, üretim araçları, üretim gücü, üretim ilişkisi, ideoloji, toplumsal kurumlar, bunların yönetilişini süreçleyen kurucu felsefenin vs. yapılaştığı bir alandır toplum. Halktan, halksal (halka ait) olan yaşayıştan, çok ama çok farklı bir bileşenler sektörüdür..

Yazının ikinci temel yanı, toplumda üretim yapmanız için karga sesinin uğursuzluk yaptığını bilmeniz gerekmiyor dur. Yani inançlar toplumsal sistemin girdisi değildirler.Bir arabayı üretmek, rantıbıl kullanmak için, meleğin kanat sayısını bilmek gerekmez. Burada fırıncının bildiği bir alan konuyu da, araba üreticisi bilmiyor, bilmesi gerekmiyor diyen bireyleşmeyi; kendimize sav yapar olmamız tam bir bilmezlik olur. Çünkü onlar ve diğerleri, toplumsallığın bilincidir. Toplumun bilinci sizden bağımsız sizden önce sizi aşkın ve sizden sonraya somut aktarım eylem alanıdır. Ancak meleğin kanat sayısı gibi soyutlamalar toplumun değil, inancın halkın konusudur. Halkın bilinci değil bir birleri ile çelişen, çatışan, öfke ve saldırganlıklar var eden bilinçleri vardır.

Yani toplumun unsuru olan bir bireyin, yine toplumun kurumsal işletimi için bireylerin; inançlı olduğu, yada olmadığı noktasında, kurumlar içi işletişmesinde inançsal işlerin, tutumların, kılgın uygulanması lazım gelmez, gerekmezdir de. Birey bunu (inançlarını) halkın içinde, üretim alanı dışında, halk içi kendi özel ve öznel yaşantısında istediği biçimde yaşar.

Laiklik toplumun akıl kullanma otoritesidir. Yani vicdani bir kanaanat özgürlüğü değildir. Bu, hoşgörünün ve halkın işidir. Nesneye vicdani kanaat özgürlüğü tercihi ile yaklaşılmaz. Nesneye nesnenin kendi zorunlulukları ile yaklaşılır. Temel tezlerimin ikincisi bu. İnançlar halka ait (halksal) olan yaşayışın, hoşgörü ile tutumlanmasıdır. İnançlar toplumların bir ihtiyaçtan kaynaklanan yeniden ve yeniden üretilmesini sağlayan, örgütlenmeyi gerektiren, hergün sürekli ürettiği bir gereklilik değildir. Oysa toplum, sürekli ve yeniden ve yeni üretim alanıdır. Bir gereklilikler alanıdır.

Çete kavramı ile, aklın, bilgilerin, nesnelliğin, somut verilerini ortaya koymak, nasıl bağdaşır bilmiyorum. Buna karşı söylenir bir saçma argümanıda var, ama uslubuma yakışmaz konunun uzaktan yakından ilgilisi de değil.

Eleştirinize menmuniyetimi ve teşekürlerimi bildirir, hiç bir sorunuzu, eğer bilgi kapasitem içinde ise; açıklamaktan tartışmaktan kaçınmayıp, sorularınızın cevaplanmasının isteklisi olacağımı bilin lütfen. Yine aynı yazınıza verilen cevapları, İnanç Ve Toplumsal Talep konulu 63. bölüm yanıtlarımı da değerlemenizi dilerim.

Saygı ve selamlarımla.

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 14.10.2008 17:23:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Değerli Ö.Ç.M. ye Kurtuluş Savaşına İlişkin yazılarım bitince, sorusu olursa cevaplayacağıma ilişkin sözüm gereği ve sözümü tutumak için hatırlatma yapmak istedim. Deneme yazısı biteli bir hayli oldu. ilgi ve alakası için çok teşekür ederim.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Bayram Kaya
    Bayram Kaya

    Değerli öğretmenim (Ö.Ç M)
    Adnan Ünal Suvermez;

    Sorunlu bir Antoloji çalışmanızın olduğuna üzüldüm.

    Küfür ve hakaret takdir edeceğiniz gibi insanın hele hele aydının şiarı olmasa gerek. Bunun, bu ilkenin, sizinde erdemlerinizin sınırları içinde olduğu sanısı, benim kanı ve kanaatimdir.

    Sorununuzun bir şekilde çözüleceğini umarak, ilginize candan teşekürler. Bir meslektaşımla tanışmak beni menmun etti. Selamlarımla...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Bayram Kaya