Eski zamanların birinde bir demlik birde cezve varmış. Demlik cezveyi, cezve demliği hiç sevmezmiş. Ama birbirlerini görmeden edemezlermiş. Demlik cezveyi; yıkanmadan içine girdiği için, cezve demliği içinde hep sıcak su bulundurduğu için sevmezmiş... Bir gün eve bir gelin gelmiş acemi mi acemi, beceriksiz mi beceriksiz. Soğuk suyla çay demlemiş. Çayı bardağa demden katmış eline cezveyi almış daldırmış demliğe. Aman yarabbi buz gibi su! cezve donmuş çat diye çatlayıvermiş.... Demlik pis pis gülmüş cezvenin bu haline derken gelinin kocası gelmiş. Gelin bardağa kattığı çayı kocasına vermiş. Adamcağız bir yudum çay almış aldığı gibi püskürtmüş. Ne biçim çay bu diye bağırıvermiş. Gelin acemi ya; valla herif bu demlik hiç güzel ısıtmıyor, hemen soğutuyor demiş. Herif gelini seviyor ya almış demliği ve cezveyi fırlatmış çöpe... Cezve bu sefer pis pis gülmüş demliğe.. Neyse akşam olmuş; kediler, köpekler hepsi çöpte. Bizim iki kafadar birbirlerine bakarak;
Eşek senin yüzünden çatladım demiş cezve. Demlik asıl sen benim içimden su alamadın diye suçlamış onu. Başlamışlar ağlamaya..
Oradaki bir tenekede tebessümle; “YERİNDEYKEN YERİNİ, RAHATKEN DEĞERİNİ BİLECEKSİN, ÖNCE KENDİ BURNUNUN ÖNÜNÜ GÖRECEK, GÖZÜNÜN ÇAPAĞINI SİLECEK, ÇEVRENDEKİLERİ ÖYLE GÖRECEKSİN”
Ve acemi gelin girince eve en yakın eskiciye gideceksin demiş.
Onlarda tenekeye; “sen niye buradasın demişler.
Teneke “İki acemiye malzeme olmadığımdan demiş.
(KÖYLERDE TENEKELER SU ISITMAK İÇİN KULLANILIR
En ölümsüz sevgilerin
Sonsuz denen göklerin
Herşeyin bir sonu varsa
Ayrılıkların da sonu var
Bir gün çıkıp geleceksin