Sokaklar gökyüzü insin diyedir aşağı
Çocuklar oynasın diye
Sokaklar pencereler baksın diyedir birbirine
Dertleşsin diye
Önce yüzüyle eskir evler
Merhametsiz karanlık içindeyim
Ne zaman güneş doğacak bilmiyorum
Mavi denizlere mor dağlara karşı
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Devamını Oku
Ne zaman güneş doğacak bilmiyorum
Mavi denizlere mor dağlara karşı
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
gıpta etmedim desem yalan olur.. millette şans talih.. ne şiirin güzel evde yaşarlar.. kaç sene önce yazmışım demin göz attım acemı çırak döktürmelerime.. aynı bugünkü sorunları yaşamışım şans talih..
klozeti kurtaran
iki somun bir civata
gel beraber gidelim
senin ile tuvalete
penceresi camı kırık
lavabo kenarı delik
parkenin cilası silik
her yerde bir sürü hata
dolapta ayna tarak var
usta yok kalfa çırak var
kısaca biraz gerek var
bazı alet edevata
koklasan degil kavun
dert doluyum haydi avun
hay ben böylesi evin
kapısını çivilete
merdiven kurup dayamışlar
çamur sürüp sıvamışlar
tavanları boyamoşlar
kurşuni renk laciverte
akar çatınn kiremit
yok dış cephede granit
atmak gerek bir dinamit
çıkmak icin selamete
çıplak kablo açık priz
sigorta atsa yanarız
ceryan kesilsin döneriz
karagözü hacivata
çürümüş mutfak süzgeci
oksit tutmuş musluk ucu
kuf bağlı borunun içi
sular benzer cerahata
gıcırdar yerde döşeme
gelde üstüne işeme
neler gelir şu başıma
kavuşmadı bir rahata
rutubet kokar dört duvar
bağla durmaz burda davar
ay sonu bir çift sözüm var
ev sahibi kerahata
yaramı asla saramaz
beni burda durduramaz
kimse akıl erdiremez
gösterdigim keramete
dışarda kalaydım keşke
nasıl düştüm ben bu aşka
alıpta evini başka
enayiye kiralata
.................................................
ev bulmak çok zor muydu
diğerleri hep hor muydu
niye tuttun o zaman
tutarken gözün kör müydü? .... by turab alterden..
...................................................
sor bakalım cepte para varmiydı
de bir kez borç gırtlakta elin darmıydı
hiç ucuz ve pahalı aynı birmiydi
ondan kirraladım tuttum burayı
gözüm bağlı geçemedim ben dereyi
bahçeye ektimdi maydonozu tereyi
hatırlatıp azdırma dostum yarayı
hatmedip ezberledim yuttum orayı .. by enel fakir..
....................................
kusura bakma deştiysem içindeki yarayı
ev sahibi ne bilsin cebindeki parayı
ömür gelip geçiyor, belki geçtik yarıyı
mevlam sana nasib etsin sırça köşkü sarayı ...by turab alterden
..............................................
sırça saray köşk istemem
bir tabut kadar yer yeter
dert keder unutmak için
hergün koklarım zamk eter
mevlam bana versin sabır
yerin altı üstüde bir
çekerim azab-ı kabir
yaşarım ölüden beter
karanlıktır geceleri
kaçıracam keçileri
adım atsam az ileri
ayaklarım geri iter
eve benzese gam yemem
dişten artırır tam yemem
kazık gırtlakta tastamam
saplanır damağa batar
kim alır versen hediye
bilse yıkar belediye
gelde burda bekle diye
it bağla dışarda yatar
ev değil kibrit kutusu
belirsiz doğu batısı
yağan yağmuru çatısı
sel eder odaya katar
sular damlar bardak bardak
içerde yetişir ördek
girişte bir büyük hendek
çukurlar adamı yutar
moderin mağara bir nevi
yakayım ben böyle evi
duvarin her yanı çivi
takılır elini yırtar
alir canımın yarısı
kan emer alı sarısı
uzansan tahtakurusu
bit pire üstümü orter
fare dolu kıyı köşe
bulamaz dokunur dişe
geç kalacak olsam işe
uyandırır beni dürter
taşınmıyor yüküm ağır
sırtlarım bağladı yağır
kulaklarım oldu sağır
kurt.. tahta kemirip yontar
komsular çöplükten sayar
poşetler getirir dayar
yedi köy köpeği doyar
üstelik kalanı artar
çeken anlar bilir halden
kula zarar gelir kuldan
ay sonu çevirir yoldan
çöplük onun elbet öter
başında üç beş tel olur
ağız içinde dil olur
insan bu kadar kıl olur
saç gibi ensemde biter
inler name pikabında
dolar gözüm akabinde
çalar sazı makamında
bazi keman bazı gitar
oynasak olurum ebe
doğuştan kalmışım gebe
parayı alıp kor cebe
hafifce kaşını çatar
sanki kilisede peder
zoraki tebessüm eder
geçinmesi zorlaştı der
tereciye tere satar
sukut sayılırmış ikrar
dinlerken tutarım idrar
zam isterse diye titrer
çarpar kalbim küt küt atar
su içilmez kulpsuz tastan
karpuzla beslenir hastan
masal degil bu bir destan
az yağsız kalsada kantar
kızının ismi saniye
severim hayli hani ya
mektebi biter seneye
rabbim yardım et sen kurtar
aaah saaniye yaaaar saniye
gel binek senle kağnıya
evlenek güle oynaya
mutluluk gözümde tüter
aaah saaniye.. birleşirdik..
çöker yere ağlaşırdık
sizin eve yerleşirdik
kaybolurduk gözden yiter
karışır çoluk çocuğa
yumurta kırar sucuğa
çalardık kaşık cacığa
sende eşarp bende foter
aaah saniye yar saaniye
dururmuydum bir saniye??
çoktan giderdim şimdiye
ne kontrat sayar ne noter
gülmedi baht şu faniye
bu yıl olmadı yeniye
bağlasalar bir saniye
o evde kim beni tutar.. ah aman aman yaaar..
'
Hayal
Hayal
bir evimiz olacak
deniz kenarında
fundalıklar arasında
küçücük
bahçemiz olacak ormanlar
kocaman
güneş
gündüzleri
geceleri ay
ışığımız olacak
ışıl ışıl
taç yapacağım sana
kır çiçeklerinden
defne dalından da bana
kral-kraliçe olacağız
yalnız başımıza
ve
hükmedeceğiz AŞKIMIZA.
Ankara - 1967
Hasan Buldu'
Bütün evler kutsaldır. Oteller ise,kutsal olmayan, zoraki meskenlerdir. Yukarıdaki şiirim de iki aşığın özlediği küçük bir ev.
Şaireyi kutlarım.
sevgili Aysun Demirtaş hocaya katılmamak mümkün değil..
çok dar açıdan kasvetli bir bakış açısıyla yazmış Gonca hanım..
mırıl mırıl,şırıl şırıl sevgiler açısından bakıldığında evin modeli bile değişiyor..değil otel olmak..
tüm evcimenler için işte güzel bir şiir..
BEYAZ EV
Gözlerimin önünde hep aynı beyaz ev.
Her dağ yamacına kurduğum,
Beliren her su kenarında,
Pembe damlı, yeşil pancurlu, balkonlu,
Balkonuna tırmanan sarmaşık.
Gece, pencerelerinden sızacak ışık,
Kışın tütecek bacası.
Kapıyı ittiğinde çalacak bir çıngırak.
-Duyuyorum o sesi şimdiden, berrak-
Geçeceğim yol, çıkacağım üç basamak,
Ellerinden sıyırıp atacağım eldiven,
Her halin, gülüşün, kokun, bütün ruhunla sen!
Ah, bütün bir ömür bırakmayacağım el,
Okşayacağım saç, dinleyeceğim ses,
Bakmakla doymayacağım yüz...
Açık pancurlardan o gün dolacak gündüz,
O günkü hava,
Bir kapıyı açman, dolaşman sofada.
Şaşıracağım: Böyle gezinen kim?
-Evim! Evim!.. Ellerimle asacağım
Camlarına perdelerini.
Yatak odasında düsüneceğiz bir an
İki kişilik karyolanın yerini...
Yatak odamız, yemek odası, kiler
Raflarında ellerinle yapılmış reçeller.
Karşı karşıya oturacağımız sofra,
Sürahide ışıldayan su,
Yazın, rüzgâra koyacağımız testi;
Senin yatacağın öğle uykusu...
Sararacak bir yandan çardaktaki üzümler,
Kâh esecek rüzgâr, kâh dinleyeceğiz yağmuru,
Kâh karlarla bembeyaz kesilecek çimenler.
Hep geçireceğiz içimizden:
Hayat beraber, ölüm beraber...
Şu göklerin altında,
Olacağız o kadar bahtiyar
Ki çıkıp mezarlarından annemiz, babamız da,
Beyaz evimize yerleşecekler,
Uzun kış geceleri onlar da aramızda
Göz göze bakışacak, mangalı eşecekler..
ZİYA OSMAN SABA
Sıkıldım diyor 'dört duvar arası oda olmaktan'
kaidesiz bir heykel gibi kalmak kaldı bana geçtiğim onca coğrafyadan..
şimdi yok yüzü o eskiyen evlerine benzeyen insanlar
yok sanat müziği dimağımızda yok rutubet
kanıyor gök, kanıyor sokak yükseldikçe betonlar gudubet gudubet:)
( ne çok neşelendim, şimdi bir Gülden Karaböcek olsa ve ferahlatsa içimizi...ve metanetli bir babaanne anlatsa bize hikayemizi..)
saygıyla
namık cem
ev var evcik var.. kira köşesin de.. her ay zebellah gibi bir evsahibi.. oğlum alamanyadan gelecek.. pardon kızım boşandı da kocası eve gönderdi size zahmet boşaltabilirmisiniz?.. bizim üst katta yer yoktuda.. diyor yahut..kirayı artırma kendini sokakta bil.. bana bak burası namuslu insanların muhit hareketlerine tikkat et.. felen şeklinde babalanıyor.. sen inat edersen mahalle zırzobuna cam çerçeveyi indirtiyor.. arabanın tekerine pıçak sokuyor ise.. o evde uzun boylu kalmanın pek matah olduğu kanısı taşımıyorum.. insanın kendi evi gibi yok.. ahanda dünaan bekar odalar diye yazdığımda da belirttim.. zemin ıslak duvar dökük kira fahiş.. kenef dışarda.. iktidarı elde tutanlar.. tepesine göçürün bu barakaları.. eş dost müteahit arkadaşları dünyalığını dersin diye.. bina bırakmamış hoş buna da şükür ama.. tosbağ olsam diyorum.. evim evim güzel evim.. sırtımda ben nereye o oraya.. bayanlar şanslı vosvos onlara yakışıyo.. erkekin gözü dışarda.. o ev ev dolaşma telaşında.. ama kadın da eve yakışıyor doğrusu.. her iş ellerinden geliyor.. dikiş nakış çocuk bakım yemek.. arada şiir.. en az mantıya gösterdiği özeni göstermiş.. şaire.. daha ne.. insan da duygu açığa çıkarıp.. köy evlerini.. doğduğu büyüdüğü evini akla getiriyor.. daha ne.. yürekten bi alkış..
çok güzeldi tebrikler
Daralmadım .Güzel şiir.
Evdeniz
ellerimi soksam denize karşıyım
ellerim balıklar içinde balık...
toplar koyarım maviyi evimin içine
şimdi evim mavi deniz
balıklar misafirim olmuş...
(T.Atay)
şairi kutlyarak,naçizane...
Bir de gönül evi var.Kalbin dışı sırlanırsa kişi sadece kendini görür.En büyük daralma gönül kapısının kilitli olmasıdır.Şairi tebrik ediyorum.
Bu şiir ile ilgili 38 tane yorum bulunmakta