Bu son olsun vefasız, daha gelmem kapına,
Bul başka yar diyorsan, son sözün buysa bana,
Kolay olsaydı öyle, unutup başka sevmek,
Bırakıp gelir miydim, gururumu bir yana.
23 Kasım 1984- Cuma / Ankara
..
Senin suçun yok bunda, tümden bende kabahat,
Vazgeç diyen çok oldu, dinlemedim nasihat,
Ben sevdim, ben bağlandım, hatayı ben işledim,
Hiç sevmemeliymişim, meğer en baştan heyhat!
10 Mart 1989-Cuma/Ankara
..
Gün gelir biter her şey, bir hiç olur sonunda,
Sendeki bu güzellik, bendeki kara sevda,
Bahar geçer yaz geçer, ömrün hazanı kalır,
Sararır pembe düşler, son söz olur elveda.
15 Kasım 1985 – Cuma / Ankara
..
Hanlar, hakanlar öldü, ne aldılar giderken,
Saraylar, sırça köşkler, hepsi benimdir derken,
Elmas, altın, yakutlar yine dünyada kaldı,
Son varı bedenini, türlü böcekler yerken.
13 Mayıs 2005- Cuma / İzmir
..
Üşüyor bak ellerim, tut ne olur yeniden,
Bırakma bir daha hiç, öleceğim yoksa ben.
İçim yanıyor lakin hasret çeker ellerim,
Isınmıyor bir türlü, kâr etmiyor eldiven.
4 Mart 1988-Cuma / Ankara
..
Şuarâyı kirâm yazmışlar Mevlid’ini ol Nebî’nin,
Hiç birisi yerini tutamadı Süleymân Çelebi’nin..
Zîrâ; Kimi güzel şiir peşindeydi, kimi güzel na’t,
Bir tek onda tecellî kıldı “sırr-ı kul hüvellâhu ehad”…
17.09.1993-Cuma - Çankaya
..
Bu sana son şiirim, uzaklardan hediye,
Unut artık beni de, arama sorma diye.
Sırana gizli gizli, koyduğum güller gibi,
Soldu tüm hayallerim, ne kaldı ki geriye?
30 Eylül 1988 – Cuma / Ankara
..
Sıkıldık yaza çize, defter kalem kitaptan,
Değiştirdik rotayı, tayfaya uydu kaptan.
Odun attık ateşe, ısıttık muhabbeti,
Bu dersi de kaynattık, sohbete kardık hepten
11 Mayıs 1984-Cuma / Ödemiş
..
Yerebatan Camii, Cemaaat Cuma Namazından çıkarken, camide medfun bulunan Sahabe-i Kiram Hazeratı, hayalen, kabirleri başında, inci yüzlü ve inci işli kaftan ve tac ile ayakta cemaate nazar etmekte, ben günahkar geda kalabalığın arasından sıyrılarak caminin arka kapısından çıkıp, elektronikçiler çarşısına doğru yürüdüm. Çarşıda yanıp sönen binlerce led lambanın ışıltısı bile o incili kaftan ve taçlar yanında sönük kalıyordu. Çarşıdan çıkıp rıhtıma doğru yürüdüğümde; Bayezid sırtlarından dönmekte olan güneşin limanı esir aldığını gördüm. Gözlerimi alan güneşi soluma alarak köprüye doğru yöneldim.
Galata köprüsünde onlarca olta denize salınmış, nasibini aramakta. Sarı kanat, kefal, izmarit, istavrit; az çok su dolu kovalarda boy göstermekte. Parıldayan ve yansıyan güneşin tesiri ile gözlerim kısık İstanbul’un silüetini seyre daldım. Bu güzel havada boğazın maviliği gizemli bir laciverde doğru dönmüş, çepeçevre buğulu bir mavilik istanbul’u daha da büyülü kılmış. Karşıya geçince yeni cami önünde, kestane simit tezgahları oturan ve fotoğraflar çeken insanlar ve vapur sirenleri eşliğinde Galata günün ışıkları içinde kalmış, halk yeni caminin gölgesi altında ürpertili bir neşeyle gülümsemekte…Dedim ki; İstanbul bu güzelliği ile sevgililerini karşılamakta.....
Mısır çarşısına gitmek üzere Yeni Camiyi dolanarak yürümeye başladım. Aslında çiçekçilere uğrayıp geçecekken ayaklarım beni bilinçsiz bir şekilde mısır çarşısının içine götürdü. Kak ve baharat kokularının sarhoşluğu herşeyi unutturmuş olacak ki; hiçbirşeye dikkat etmeden geçtim boydan boya çarşıyı. Çarşının Sirkeci yönüne çıkan kapısı önünde, bir sigara yakarak ve gayri ihtiyari vitrinlere bakarak yürüdüm. Postane binasının önünden geçip, köşedeki son vitrinde sigaramı söndürdükten sonra, sağa dönüp, Bab-ı Ali yokuşuna tırmanmak üzere, derin bir nefes aldım.
..
Yüreğim darmadağın, sersefilim yalan yok,
Sen, ben, Tanrı’dan başka, sebebini bilen yok,
Çekildim inzivaya, bu köhne viranlıkta,
Şu baykuş da olmasa, yerim - yurdum bulan yok.
31 Mart 1989 – Cuma / Ankara
..
Halimi görmüyorsun, ölüyorum aşkından,
Sevenine bu kadar zulmeder mi bir insan?
İçin hiç sızlamaz mı, can çekiyor yüreğim,
Benimki de laf şimdi, sende ne arar vicdan!
17 Haziran 1983-Cuma/ Ödemiş
..
Bakıp aynalardaki, saça düşmüş aklara,
Sevdayı uğurladık, sonraki kuşaklara.
Hazan mıdır bilmem ki, yaşadığımız mevsim,
Benziyoruz git gide, sararan yapraklara.
26 Eylül 2008- Cuma/İZMİR
..
Öyleyse git hiç durma, neyleyim karar senin,
Ben izini süreyim hayalinin, gölgenin.
Bu şehrin her yerinde, türlü hatıran gizli,
Yeter bana bir ömür, seninle olmak için.
10 Mayıs 1991-Cuma / Konya
..
Sanır mısın seni ben, yeni sevdim hey şaşkın!
Kalu Belâ’dan beri, ruhumda gizli aşkın.
Binyıllardır bekledim, bıkmadım usanmadım,
Mahşeri de beklerim, sakın olmasın kuşkun.
10 Ekim 1986 - Cuma / Ankara
..
Bırak bu hikayeleri bana yutturamazsın
Ölüm karşımda duruyor kandıramazsın
Varsa bir çare sende göster bana
Rabbime gidiyorum çekil önümden caydıramazsın.
(09/12/2011 Cuma)
..
var mı ötesi…
perşembeyi saymazsak..
Cuma Cumartesi..
sonrası Pazar..
ölmeyiz..
yaşarız belki….
..
Aç gözlü adamların nazarında gezme.
Namussuz erkeklerin hayaline girme.
Tesettür sadece kumaş değil bacım.
Sana emredilen “Ve karne fî buyûtikunne”
26.09.2014 Cuma
..
Ayaklardan başlar ölüm
Soğukluk önce ayaklara gelir
Sen iki kaşının arasında beklerken
Sana en uzak canın ayaklarında iken.
Çekilir yukarı doğru, sana yaklaşır ölüm
15 Kasım 2013 Cuma
..
Bu bahar,
Artık yeni bir bahar...
Yaseminler açtı gönlümde.
(20/5/2005, Cuma, B.Çekmece)
(2. dönem)
..
Selamünaleyküm can, yıl iki bin on bir,*
Sekiz Nisan Gül Cuma, edası Nur ecir.*
**
Cuma yıkar pak temiz, nasuh tövbeye söz,*
Dilde tekbir sedası, yönel kıbleye göz.*
**
Çıkmışız bir yola ki, zemheri buz keser,*
..