Türk’ün yufkadır yüreği,
kabuk bağlamış birçok yara.
içlerinden biri kanıyor,
kanadıkça yanıyor,yandıkça kanıyor.
Binlerce yıllık hikaye bu,
Habil’le Kabil’den kalan,
Açmazıdır muhbirin, İhbar şerefsizliği
Acımışızdır yıllar yılı
Gammazın,
kimliksiz ve kişiliksiz
kaş altından bakışlarına.
ihbara kapalı kapılarda konaklayarak
SENDEN UZAKTA
Ayrılığı örerken öldürmüşüz
Dayanmayı gülüm.
Hasret katletmiş uykuyu:
Uykusuzum sana,
BORABOY’DA BAHAR
Doğanın gözyaşlarıyla gelen toprak ve çiçek kokusu,
Uzanır gider kıvrım kıvrım bir yol boyunca.
Tırmanır melemeler yamaçlara
Manilere karışır tütün iniltileri,
BOŞLUK
İç dünyamın derinliklerinde
dolaşıyor pervasız bir boşluk.
Alıp götürüyor beynimi
zifiri karanlıklara.
Ben gurubun kızıllığını
gelinciklerle boyarım
mor ve beyaz düşlerin üzerine.
Sen renklerle şarkı söylersin
doğanın derin sessizliğine inat
çağlayan süzülüşünde.
KEYİFLER PEŞİNDE
Ne kadar değişik yolları var kendi ipini çekmenin.
Kurşundan delici oluyor bazen okları
Alınan hazların,keyiflerin
Nikotinin sarışın yüzü maviş gözlere aldırmıyor,
Emekçi Kadın
Emekçi kadınlar korkularını saklar,
fabrikada makineler altına,
tarlada bükler arasına,
dairede masa gözlerine
sıkı sıkı örter, ne bulduysa örtecek.
EŞ DEĞİL
İncitemez ölümce,
ölümce acıtamaz hiçbir şey!
Geliyorsa elinden,
becer hayatta kalmayı
Truva’nın Şanlı Direnişçilerine
Sesimi sele verdim, denizlere,
okyanuslara taşısın tanıklığımı,
Sesimi göklere uçurdum, evrene,
milyon senelere saklasın diye.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!