Çiçekli Şiirler Yazmak İstiyorum Bayım! ...

Didem Madak
8 Nisan 1970 - 24 Temmuz 2011
26

ŞİİR


783

TAKİPÇİ

'Zenciler prensesi olacağım.
Hayat işte asıl o zaman başlayacak.'
Pippi Uzunçorap

Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım
Bilmiyorsunuz. Darmadağın gövdemi
Çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum.

Tamamını Oku
  • Feyzi Kanra
    Feyzi Kanra 25.01.2012 - 21:36

    H.Yavuz üstadın yazısını anlamak niyetiyle okuyunuz lütfen..
    Ben beğendim belki sizde beğenirsiniz vesselam..

    Cevap Yaz
  • Feyzi Kanra
    Feyzi Kanra 25.01.2012 - 21:34

    O kadar da abartma Naci abi.Sana yakışmıyor farkında mısın?

    Cevap Yaz
  • Feyzi Kanra
    Feyzi Kanra 25.01.2012 - 21:32

    Haklısın Naci abi ancak alacağın yok :))
    Hak ile batılın savaşı insanlık tarihi kadar eski.Kaba kuvvet ve silahla savaştan daha önemlisi günümüzde kalemle olan savaştır vesselam...

    Cevap Yaz
  • Feyzi Kanra
    Feyzi Kanra 25.01.2012 - 21:26

    Edeb'e, eleştiriye ve yeni putlara dair
    Martin Heidegger'in sık sık andığı (özellikle, Kastner ile olan yazışmalarında) bir söz vardır.


    Paul Valéry'nin bir sözüdür bu: 'Düşüncenin üstesinden gelemeyen, düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.' Haydi, Fransızcasını da yazayım: 'Qui ne peut attaquer le raisonnement, attaque le raisonneur.' Valéry'nin kullandığı 'attaquer' fiilini, ben 'üstesinden gelmek' diye çevirdim;- şüphesiz, doğrusu, 'saldırmak' ya da 'hücum etmek' olmalıydı. Ama 'üstesinden gelmek'i yeğlememin bir nedeni var: Düşünceye karşı çıkmanın amacı, onu yanlışlamak, çürütmek, tutarsızlığını, geçersizliğini göstermektir. Karşı çıkan kişinin entelektüel donanımı ve düzeyi, düşünceyi yanlışlayacak, çürütecek ya da geçersiz kılacak, kısaca onun zihnen üstesinden gelebilecek çapta değilse, işte o zaman, düşünceye değil, o düşüncelerin sahibine, düşünen'e yöneltir saldırısını; onu yerle bir etmeye, onun üstesinden gelmeye kalkışır...

    Şimdi burada önemle vurgulamak istediğim bir şey var: Ben, tartışmanın, tıpkı mektup, anı, gezi vb. gibi bir edebi tür olduğunu düşünüyorum. Onun için, tıpkı öteki edebi türlerden söz edilirken söylendiği gibi ('Gezi Edebiyatı', 'Mektup Edebiyatı vb.) 'Tartışma Edebiyatı' diye bir edebî türün var olduğu kanısındayım. Hiç şüphesiz, bu türün de kendine göre kuralları ve incelikleri olmak gerekir: Bu kuralların başında da elbette, Valéry'nin sözünden yola çıkarak söylersek, tartışmanın 'düşünce' düzeyinde yapılması gelir;- 'düşünen'in kişiliği üzerinden değil! Eskilerin 'şahsiyat' yapmak dedikleri düzeysizlikten kesinlikle kaçınmak! 'Şahsiyat yapmak', Valéry'nin dediği gibi, 'düşünce'ye değil, 'düşünen'e saldırmak...

    Bakın, ben oldukça hırçın biriyimdir. Zaman zaman, tartışmayı aşırıya götürdüğüm de söylenmiştir. Bir anlamda doğrudur da! Hatta, 'edebsizlere edebsizlikle mukabele etmek, edebdir' diye düşündüğüm de olmuştur elbet. Ama 'şahsiyat' yapmadım; aşırılığı hiçbir zaman müptezelliğe, terbiyesizliğe, edebsizliğe, mahalle kabadayısının sövgü düzeyine taşımadım. Benim tercihim, kendimce zarif bulduğum incelikli iğneleme tarzıdır. Yahya Kemal'e atfedilen o malum anekdotta olduğu gibi: Hani, üstâdın, Hüseyin Siret'in

    'Rehgüzârımda bir garip horoz

    Eyliyordu benimle istihzâ...'

    dizelerini duyunca,

    'Horozun hakkı var!'

    dediği rivâyet olunur ya, işte o türden bir iğneleme! Bu, gerçekten benzersiz bir mizah gücünün belirtisidir. İş, mizahın, esprinin, karikatürleştirmenin alanına girdiğinde, zekice ve zarafetle yapılan espriler, ne kadar örseleyici olsa da, 'şahsiyat yapmak' sayılmaz. Öyle olsaydı eğer, eleştirilerini hiciv ya da ironiyle yapan mizahçıların tümünü, 'şahsiyat yapmak', ya da 'düşünceye değil, düşünene saldırmak'la itham etmemiz gerekecekti...

    Ama maalesef öyle olmuyor: Tam bir Cahiliye devri yaşıyoruz ve yeni putlar icad ediyoruz. Dokunulmazlar! Ve bu 'dokunulmazlar'ı, Müslüman ahlakıyla bağdaşması asla sözkonusu olmayan kaba, galiz, hatta müstekreh bir söylemle himâyeleri altına alanlar! İptidaîlik ve cehaletle lekelenmiştir bunlar;- temizlemek, nafiledir! Özdemir Asaf'ın bir şiirinde söylediği gibi: 'Bir leke sil de gör/ Leke kalır, sen çıkarsın...'

    Çıkıyorlar da!


    [email protected]

    25 Ocak 2012, Çarşamba


    Tamda tartışmamıza uygun bir yazı.Tevafuk diye buna denir vesselam.

    Cevap Yaz
  • Muzaffer Akın
    Muzaffer Akın 25.01.2012 - 21:23

    Pippi Uzunçorap:

    Astrid Lindgren'in yazdığı İsveç çocuk kitabı serisinin ve bu seri ile bağlantılı diğer çalışmaların ana karakteri. Pippi Uzunçorap, ayrıca sinemada Inger Nilsson tarafından başarıyla canlandırılmıştır. Roman ve film birçok dilde tercüme edilmiştir.

    Bilgilerinize...

    Cevap Yaz
  • Feyzi Kanra
    Feyzi Kanra 25.01.2012 - 21:09

    sofi
    Sofu, softa.

    TDK muna göre birinci manası yok.Nedenini ne sen sor ne ben söyleyeyim vesselam.Bilen bilir anlayan anlar.

    Cevap Yaz
  • Feyzi Kanra
    Feyzi Kanra 25.01.2012 - 20:57

    Benim bildiğim isimler türkçe yazılamaz.dı.Kaide değişmiş olabilir mi ? bilmiyorum.Sofi leri filme çekmek için mi sofi kelimesini kullanmışlar onu da bilmiyorum.
    Osmanlıca sözlüğe göre ............
    Sofi Ehl-i tasavvuf. Riyazet ve nefisle mücahede ile hakikate ermeğe çalışan. Tarikata mensub, mânevi kemâlât için çalışan.
    Yanıltıcı, safsatacı. (Bak: İşrakiyyun)

    Zıt iki anlamlı bir kelime vesselam.

    Cevap Yaz
  • Feyzi Kanra
    Feyzi Kanra 25.01.2012 - 20:49

    Sinemalar.com ~ Sophie'nin Seçimi

    Kimi yerde tercihi kimi yerde seçimi diye geçiyor.İki tabirde doğru sayılır.aslında sophie nin mecburi tercihi demek daha doğru.Almanların yahudi kıyımını anlatan bir film imiş.Yıllarca bu tür filmler seyrederek büyüdük.Bir yaştan sonra filmden gelecek hayır Allahtan gelsin dedik.
    uzunca bir zamandır hiçbir film e gitmedik ve de gitmeyeceğim inşaallah.Şimdi daha mühim işler var vesselam.

    Cevap Yaz
  • Yüksel Nimet Apel
    Yüksel Nimet Apel 25.01.2012 - 20:49

    Evet doğrusu Sophie'nin seçimidir.

    Başrolünü Meryl Streep'in oynadığı filmde acı bir dram vardı Sopihie'den iki çocuğundan birini seçmesi isteniyordu.

    Sophie'mi; Sofi mi, nasıl okunur o kadarını bilemiyorum.

    Bizim Hollanda olarak bildiğimiz ülkeyi avrupada Niderlant olarak duyduğumda çok şaşırmıştım.

    Şiirdeki yanlışa gelince bunu şaire maletmemek lazım gelir, muhtemelen aktarımda yanlışlık yapılmıştır.

    Cevap Yaz
  • Hasan Buldu
    Hasan Buldu 25.01.2012 - 19:59

    Bir şair , ne kadar büyük olursa, olsun imla hataları kabul edilemez...

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 125 tane yorum bulunmakta