Çok yoruldun, çok çalıştın.
Durmadın, dinlenmedin.
Bir o yana koştun, bir bu yana.
Yeri geldi uyumadın, yeri geldi durulmadın.
Akşam olunca sabahladın,
Sabah olunca akşamladın.
Gökyüzünde karanlık yıldızlar var,
Aydınlıklar geride kalmış, besbelli.
Siyah perdede her şey sanki yavaş yavaş kayboluyor,
Aniden gelecek bir ışığın heyecanı ile sökülüyor yürekler yerinden.
Belki binlerce yıl önceden geliyor karanlıkları
Belki artık yerlerinde hiç yoklar
Bir ağacın kenarına düşen küçük bir kozalak
Yaprağını kaybetmiş bir beden,
Sade bir aşk arayışı
Söz verilmiş yalanlar
Gel hadi söylenecek çok yalan var daha.
Yok olunca çaresi gönlümün
Elimin içindeki ne varsa geçerim
Neylem gülüm pür oldum yolunda
Bak yoklukta var oldu yüreğim
Cihan kalbe misafir olurda
Ne acayip sevda mevsimi bitti.
Eğer yüreğindeki boşluk;
Bir gün gözlerinden taşarda akarsa
Tut kendini, buna dayanamam.
Sen bilmezsin, ben gülümü acısından tanırım.
Ama sevda mevsimi bitti.
Ellerin gitti, gözlerin gitti
Her şey gitti.
Sözlerinde bitmemiş tohumlar,
Hepsi gitti.
Daha küçük bir çocukken
Bu sana yazılamamışlık
Mevsimlik çiçeklerin arasında geçer bu ömrüm
Ama can sıkılır ömürlük bir çiçek için...
Yağmura yanmış toprakları barındırır bu gönlüm
Duası duvağına yazılmış bir çiçek için...
Bakarsın bir gün karşılaşırız
En sakin sevdalarımızın kuytusunda…
Gölgelik bir akşam üstünde,
Hiç kimsenin bilmediği bir yürek sarmaşasında.
Küçük bir çay deminde ya da,
Kalbimin en başköşesinden sesleniyorsun
“Seni seviyorum”
Ne güzel değil mi?
Duymak için en çok beklediğim tek parça cümle bu.
Ne güzelmiş bana seslenişin
Zaten,
Gül bahçenin
Sen gönlümün sahibi olmuşsun.
Bir zamanlarımı verdiğim heyecanlarım
Şimdi yerlere serilmiş
Gel diyor



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!