Tanınmaz bir cesetim
yüreğinin kıyısına vuran
sen beni bilmezsin
sen beni bilemezsin
uzaklardan
bir fısıltı
Bir varmış bir yokmuş kıvamında
bir hikayemidir ki akıbetim?
bu güz mevsiminde
rüzgarlarınla fısıldarsın
sararan yaprağın,
solan çiçeğin sırrını ey ecel!
Ağustos gecesiyim kelimelerim suskun
Adını bilemezsem,kime gönül koyarım
Sımsıcak doğumuyum güzelim İstanbulun
Yanında olamazsam,kime gönül koyarım
Boğazında bir damla su marazıma tiryak,
istanbul boğazında bir gemi,
içinde ben..
ya da sen..
soğuk yeşil dalgalar,
bir damla gözyaşı,
bütün anıları gizler..
Öyle bir gün ki;
Karanlık bile
küçücük bir nur için
bütün benliğini verir,
kendini yokluk sözlüğünden
Biraz önce öldük,toprak olduk..
Halbuki güzelim! yeni öğrenmiştik aşkı,sevişmeyi..
Toprak değil,
Annemin kokusunu alıyorum.
Şimdi kucağındaki bebek, benim.
Sesler geliyor oradan buradan..
Hayale taş attım,şiire değdi..
Pembe yıldızlar sönerken ardı sıra,
kelimelerle saklambaç oynadım.
Sen ebesin şimdi, gözlerini gerçeğe kapa.
Hadi Safiyeyi çağır,kafiyeyi katlederken.
Ala bildiğine serbest çıksın heceler yerlerinden,
Yolların sildi adımlarımı,
zaman ise suretimi...
Şimdi bir ruh dolaşır semalarında,
Hani bazen bir güneş doğar ya içine,
Beni gülümseyen dudaklarında ara...
Bazen kara bir kasvet çöker ya içine,
Tütünüm olsan,
Bedenimle sıkı sıkı sarsam,
Dudağım dudağında,
Aşk ateşimle yaksam,
Dumanını,
Dumanını,
yaşamın kıyısında,
sana hüznü anlatsam,
hani hüzün ürkek bir kuş olsa,
pır pır uçsa,kalbine konsa:
ellerini uzatsan,tutmayacak,
kalbini versen,almayacak..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!