Gündüz olmasına rağmen gecenin koynunda gibiyim
Yataktan yeni kalktım ama uykusuzum biçareyim
Karşıdan gelen tren sesleri
Annemin söylediği ninni misali
Bir ara karabaşın sesini duydum
Köydeki evimizin bahçesinde
Oynamak için koşarak geliyor gibi
Nahiyenin en nazlı kızına sevdalıydım
O kaçardı ben daha hızlı kovalardım
Az mı yolunu kestim az mı yalvardım
Belki evet deseydi şimdi yuvamın kralıydım
Caminin imamıyla kaçtı
Çok sonra duydum bana varmadığı için
Bin pişmandı perişandı
Babama kızdım düştüm yola
Başladım hayatla olan büyük kavgama
Yeni bir sevgili buldum adını İstanbul koydum
Önce hamallık yaptım sonra işporta
Yüz metre rekoru kırdım
Zabıtalardan kaça kaça
Sonra Aydan çıktı karşıma vuruldum sanki
Çifteye doldurduğum domuz kurşunuyla
Serüven gibiydi hızlı başladı
Çabuk bitti bu macerada eridi tükendi
Hiç unutmadım üçüncü kattan atlayıp
Yere düşünce yüzünün aldığı o mağrur ifadeyi
Kebapçının camında görünce yansıyan sülüyetimi
Anladım hayatımın yavaş da olsa akıp gittiğini
İki kadeh attıktan sonra iki damla gözyaşı
Aktı gitti buruşmuş yanaklarımdan aşağı
Annem öldüğünden beri hiç ağlamamıştım
Demek ki ölünün ardından
İlk ağlayan kendisi olurmuş
Kara topraktan başka her şey yalan
Her ne olursa olsun hiç ara vermeden
Dünya kendi etrafında döner dururmuş
Hoşça kal derken hayata
O nazlı kız geldi aklıma
Yalan dünyada kavuşamadık ama
Bari ahrette beni yalnız bırakma
Biliyorum sen de kahroldun o imamla kaçtığına
Söyle ona çabuk gelsin
Öldürdüğü adamın cenaze namazına..
Kayıt Tarihi : 25.8.2004 14:42:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!