Sessizliği seviyorum
Yanlızlığı seviyorum
Çaresizliğimide seviyorum
Yoksa ben..
Sevmek için bahanemi arıyorum
O benim olmayan kafesteki
Ya hep
Ya hiç
Mutlaka olacak
Yazı tura atmış gibiyim
Şansı da şansızlığı da
İşaretledim
Ohh be
Nihayet sabah oluyor
Şu lanet karanlık geceye
Bir türlü alışamadım
1 haftadır elektrikler yanmıyor
Geçmişle yaşama günleri başlıyor
Geleceğe ne olacağı belli
70 yaşına gelmiş birinin
Gözlerindeki FER
Dizlerindeki derman
Ne bekleyebiliriz ki hayattan
Kırık bir vazo
Parçasını arıyor
Bir şarkı..Notasını
Bir tablo Renklerini
Gül bülbülünü arıyor
Ağaç yapraklarını
Sahilde meyhanedeyim
Kafamda iyi keyiflerdeyim
Tanıdık biri geldi çıkaramadım
Bir tek atacaksın abi dedi
İki tek atıp gitti
Ben şey gibi ortada kaldım
Kızın adı Gülümser
Oğlanın adı Mert Can
Sırılsıklam aşık olmuşlar
Konuşmuşlukları yokmuş
Olsun
Bakışıyorlar
Bir yanlışlığı var zamanın
Yine hızla geçiyor
Dünya ayaklarımın altından
Hep izinsiz dönüyor
Bir an nefes al...Dur desek
Ne içkisi vardı
Nede gece dolanmaları
O kızı tanıdıktan sonra oldu
Bütün bunlar
Pırıl pırıl delikanlıydı
Akşam evinde
Yoldan geçiyordum
Küçük bir yaramaz
Kazara taş attı belime
Belli etmedim ama
Çok canım acıdı
Nereden nasıl çıktı
Şiirlerini zevkle okudum.
Bu kadar duygu yüklü olduğunu bilmiyordum
Bu nasıl arkadaşlık,
Bu nasıl insanlık
Diye kendimden utandım.
Beton üzerine,
Sevgi tohumları atmışsın.
Yeşermezler.
Güzel bir kara toprak bulacaksın,
O toprağı bir güzel aktaracaksın,
yazım tarzın hoşuma gitti.... başarılar...