Ben İsmet Özel, şair, kırk yaşında.
Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar
ben yaşarken koptu tufan
ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat
her şeyi gördüm içim rahat
gök yarıldı, çamura can verildi
linç edilmem için artık bütün deliller elde
Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin,
Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır bir güldürür;
Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.
Devamını Oku
Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır bir güldürür;
Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.




Etkili şairdir, söz ustasıdır, beyinleri esir olmuş kişiler İsmet Özeli anlayamaz. Hatta okumazlar bile. Söyleyen kim, neler yazmışlar, ne yazmışlar.
Bir yayıncı bana şöyle demişti; Bir adam şiir kitabını yayınlamak için gelmişti, Şiirlerini ilham aldığın şairler kimler diye sormuştum. Adamın cevabı; ben hiç bir şair ve şiir kitabını okumam, diye cevap vermişti. !!! yayınlamağa değer bulmadığını söylemişti. Okumayan genç şairlere, İsmet Özeli okumalarını öneririm. Onun yazmış olduğu ve benimde çok sevdiğim bir şiiri sunuyorum.
İnsan
eşref-i mahlûkattır derdi babam
bu sözün sözler içinde bir yeri vardı
ama bir eylül günü bilek damarlarımı kestiğim zaman
bu söz asıl anlamını kavradı
geçti çıvgınların, çıbanların, reklamların arasından
geçti tarih denilen tamahkâr tüccarı
kararmış rakamların yarıklarından sızarak
bu söz yüreğime kadar alçaldı
damar kesildi, kandır akacak
ama kan kesilince damardan sıcak
sımsıcak kelimeler boşandı
aşk için karnıma ve göğsüme
ölüm için yüreğime sürdüğüm eczâ uçtu birden
aşk ve ölüm bana yeniden
su ve ateş ve toprak
yeniden yorumlandı.
Dilce susup
bedence konuşulan bir çağda
biliyorum kolay anlaşılmayacak
kanatları kara fücur çiçekleri açmış olan dünyanın
yanık yağda boğulan yapıların arasında
delirmek hakkını elde bulundurmak
rahma çağdaş terimlerle yanaşmak için
bana deha değil
belgeler gerekli
kanıtlar, ifadeler, resmi mühür ve imza
gençken
peşpeşe kaç gece yıllarca
acıyan, yumuşak yerlerime yaslanıp uçardım
bilmezdim neden bazı saatler
alaturka vakitlere ayarlı
neden karpuz sergilerinde lüküs yanar
yazgı desem
kötü bir şey dokunmuş olurdu sanki dudaklarıma
Tokat
aklıma bile gelmezdi
babam onbeşli olmasa.
Meyan kökü kazarmış babam kırlarda
ben o yaşta koltuğumda kitaplar
işaret parmağımda zincir, cebimde sedef çakı
cebimde kırlangıçlar çılgınlık sayfaları
kafamda yasak düşünceler, Gide mesela.
Kar yağarken kirlenen bir şeydi benim yüzüm
her sevinç nöbetinde kusmak sunuldu bana
gecenin anlamı tıkansın diye ıslık çalar
resimli bir kitaptan çalardım hayatımı
oysa hergün
merkep kiralayıp da kazılan kökleri
Forbes firmasına satan babamdı.
Budur
işte bir daha korkmamak için korkmaz görünen korku
işte şehirleri bayındır gösteren yalan
işte mevsimlerin değiştiği yerde buharlaşan
kelepçeler, sürgünler, gençlik acılarıyla
güç bela kurduğum cümle işte bu;
ten kaygusu yüklü ağır bir haç taşımaktan
tenimin olanca ağırlığı yok oldu.
Solgun evler, ölü bir dağ, iyice solmuş dudak
bile bir bir çınlayan
ihtilal haberidir
ve gecenin gümüş ipliklerden işlenmiş oluşu
nisan ayları gelince vücudu hafifletir
şahlanan grevler içinde kahkahalarım küstah
bakışlarım beyaz bulutlara karşı obur
marşlara ayarlanmak hevesindeki sesim
gider şehre ve şaraba yaltaklanarak
biraz ağlayabilmek için
fotoğraflar çektirir
babam
seferberlikte mekkâredir.
İnsanın
gölgesiyle tanımlandığı bir çağda
marşlara düşer belki birkaç şey açıklamak
belki ruhların gölgesi
düşer de marşlara
mümkün olur babamı
varlık sancısıyla çağırmak:
Ezan sesi duyulmuyor
Haç dikilmiş minbere
Kâfir Yunan bayrak asmış
Camilere, her yere
Öyle ise gel kardeşim
Hep verelim elele
Patlatalım bombaları
Çanlar sussun her yerde
Çanlar sustu ve fakat
binlerce yılın yabancısı bir ses
değdi minarelere:Tanrı uludur Tanrı uludur
polistir babam
Cumhuriyetin bir kuludur
bense
anlamış değilim böyle maceralardan
ne Godiva geçer yoldan, ne bir kimse kör olur
yalnız
coşkunluğu karşısında içlendiğim şadırvan
nüfus cüzdanımda tuhaf
ekmek damgası durur
benim işim bulutlar arşınlamak gün boyu
etin ıslak tadına doğru
yavaş yavaş uyanmak
çocuk kemiklerinden yelkenler yapıp
hırsız cenazelerine bine bine
temiz döşeklerin ürpertisinden çeşme
korkak dualarından cibinlikler kurarak
dokunduğum banknotlardan tiksinmeyi itiraz
nakışsız yaşamakları
silâhlanmak sanarak
çıkardım
boğaza tıkanan lokmanın hartasını
çıkınımda güneşler halka dağıtmak için
halkı suvarmak bin saçlarımda bin ırmak
ıhtırdım caddeleri meğer ki mezarlarmış
hazırmış zaten duvar sıkılmış bir yumruğa
fly Pan-Am
drink Coca-Cola
Tutun ve yüzleştirin hayatları
biri kör batakların çırpınışında kutsal
biri serkeş ama oldukça da haklı.
Ölümler
ölümlere ulanmakta ustadır
hayatsa bir başka hayata karşı.
Orada
aşk ve çocuk
birbirine katışmaz
nasıl katışmıyorsa başaklara ağustos sıcağı
kendi tehlikesi peşinden gider insan
putların dahi damarından
aktığı güne kadar
sürdürür yorucu kovalamacayı.
Hanidir görklü dünya dünyalar içre doğan?
Nerde, hangi yöremizde zihnin
tunç surlardan berkitilmiş ülkesi
ağzı bayat suyla çalkanmış çocuğa rahim olan
parti broşürleri yoksa kafiyeler mi?
Hangi cisimdir açıkça bilmek isterim
takvim yapraklarının arasını dolduran
nedir o katı şey
ki gücü
gönlün dağdağasını durultacak?
Hayat
dört şeyle kaimdir, derdi babam
su ve ateş ve toprak.
Ve rüzgâr.
ona kendimi sonradan ben ekledim
pişirilmiş çamurun zifiri korkusunu
ham yüreğin pütürlerini geçtim
gövdemi alemlere zerkederek
varoldum kayrasıyla Varedenin
eşref-i mahlûkat
nedir bildim.
İnsanın eşrefi mahlukat ( En şerefli yaratılan) olduğuna dair ne bir ayet ne de bir hadis vardır. Sadece bir tek ayette: "ŞÜPHESİZ Kİ SİZİN, ALLAH KATINDA/İNDİNDE EN ŞEREFLİNİZ, ONDAN EN ÇOK KORKANINIZDIR!" buyrulur. Yani insanın mahlukatın en şereflisi olması iddiası İlahi ve Nebevi bir delile dayanmamaktadır. Halbuki, İslami şuura sahip olan bir şair'in bu gibi/dini mevzularda söz söylemeden önce, çok iyi bir araştırma yapması ve bilhassa da Kur'an'daki 227 ayetlik Şuara/şairler suresini bir güzel okuması, hususan da son yedi ayetindeki uyarıları kulağına küpe etmesi gerekirdir. Ne yazık ki ne İsmet bey ne de onun sizin gibi fanatik hayranları bu çok önemli hususlarla hiç ilgilenmemişsiniz. Demek ki, beyinleri esir olanlar senin ve senin gibi peşin hükümlü ve sabit fikirli kişilerdir! Bir an önce o beyinlerinizi esaretten kurtarmak istiyorsanız, başkalarını itham etmeden önce gerçek bir şairin ve münekkitin nasıl olması gerektiğini öğrenin!
Hamfendi, kendi ifadelerinizle itiraf ediyorsunuz ki siz sadece bir kaç tane gerçek şair tanımışsınız. Biz ise, on yaşından beri edebiyatçılarla, şairlerle ve şiirlerle iç içeyiz. yani bu merakımız yarım asrı çoktan geçmiş durumda. Dolayısıyla da tanıyıp takdir ettiğimiz şair sayısı da sizin tanıdıklarınızdan epeyce fazla olsa gerek?
Fakat hiç okuyup araştırmamakla itham ettiğiniz bu fakir, okumaya merakı yüzünden daha ilk okula bile başlamadan okuma yazmayı öğrenen ve o günden beri de başta kainat kitabı ve kendisi olmak üzere okumaya değer bulduğu her şeyi, okuyup, inceleyen birisidir. Zaten şiire de merak sarmasının en etkin sebebi bu araştırma tutkusudur. Yani, biz hem okuruz hem de okuduklarımızın hakkı ne ise onu vermeye çalışırız. Bu arada acizane fakirane kendimiz de bir şeyler yazmaya gayret ederiz elbette. Bu yazdıklarımızı kimisi tenkit eder, kimisi de tebrik eder. Biz bunların hepsini de normal karşılarız. Zira herkes ancak, ilmi irfanı ve edebi ve de dini bilgisi muvacehesinde bir değerlendirme yapabilir.
Yaşayan şairlerin içinde İsmet beyi en öne almanıza ise hiç ama hiç katılmıyorum. Çünkü bu sitede bile şu anda şiir gibi şiir yazan bir çok arkadaşımız var ama belli ki siz de başkalarının yorumlarına reddiye yazma telaşından olsa gerek sitede biraz sörf yaparak bu arkadaşları keşfetme zahmetine katlanmamışsınız? Belki bu hatırlatmadan sonra bu zahmete katlanırsınız?
İsmet Bey'in bu destansı yazısına gelince, bunun gerçek bir şiirle uzaktan yakından alakası yoktur. Çünkü hem çok uzun, hem içinde bir çok yalan yanlış beyanlar var, hem de, gerçek bir şiirde bulunması gereken kaideler es geçilmiş.
Bir şiir ne kadar güzel olursa olsun, asla her sene günün şiiri seçilmemelidir. Çünkü bu sayfaya çok layık olduğu halde, hiç günün şiiri seçilme sırası gelmeyen o kadar çok, güzel şiir var ki piyasada.
İnşaallah, sayfa yöneticisi arkadaş bu hususta çağrılara kulak verme zahmetinde katlanıp, daha hassas davranır da her sene bizi aynı şiirleri ve destansı yazıları okumaya mecbur bırakmaz.
Demek ki siz, hayatınızda hiç gerçek bir şair görmemişsiniz hamfendi.
Madem o kadar derin bir şiir, eğer yorumlarken içinde boğulmaktan korkmuyorsan, onun derinliklerine dalıp, biraz inci mercan çıkarsan da bizim gibi avami takılanlar da müstefit olsa bayım!
yalancının…
https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0smet_%C3%96zel
yeryüzünde şimdiye dek yazılmış en iyi şiirlerden biri. her okunduğunda daha da derinleşen. rabbim uzun ömürler versin
Madem o kadar derin bir şiir, eğer yorumlarken içinde boğulmaktan korkmuyorsan, onun derinliklerine dalıp, biraz inci mercan çıkarsan da bizim gibi avami takılanlar da müstefit olsa bayım!
şiirlerini okudum senin için yapılacak çok bir şey yok cihat. iyi şair okusaydın şu yazdıklarını yazmazdın zaten.
Deli saçması, okumaya değmez. İ
İsmet bey uyurken sayıkladıklarını birisi yazmış galiba
Antolojideki en saçma şiir yarışmasını mı kazanmış.
O zaman doğru.
Bu da mı şiir oldu ne.
sen komik misin:))
Uzun şiir okumamışlar toplanmışlar ;
neden bir şeyler yazmak zorunda hisseder insan, (''ben çok okurum iyi okurum dolayısıyla çok bilirim'' ) diye mi ?
-kendime eleştiri yapıyorum çünkü şu an ben de klavyenin harflerine basıyorum..!
bu sayfa ; olumsuza yönlendirici eleştirinin ince bağırsaklarını aklına sarıp kalemine yediren troller tezgâhı olmuştur..sonsuza kadar da böyle sonu gelmeyen cümle cümbüşüyle kendilerini eğlendireceklerdir !! bakınız günlük bültenlerdeki sürekli müdavimlerin tipolojilerine !?
tek sosyal medyanız 'antoloji' olan deşarj alanınızda sizleri kara yazan ve ucu-mürekkebi hiç bitmeyen kaleminize emanet ediyorum ..ve
gülümsüyorum :)))...
Şiir güzeldi biraz uzun kutluyorum
Bu şiir ile ilgili 55 tane yorum bulunmakta