Ağlasın silmeyin gözyaşlarımı,
Umutsuz doğacak güne ağlasın.
Aynada görünce ak saçlarımı,
Yarın artık çok geç, düne ağlasın.
Zamanın alnıma çizdiği ize,
Ey...
Mavi aşkım…
Kara sevdam…
Sana ne şiirler yazıldı,
Sana ne şarkılar söylendi ki bilir.
Toroslardan Karaca Oğlan nağmeleri sürüklendi sularla.
Dörtnala at koşturup, Malazgirt savaşından,
Sarsılmaz bir imanla, gazanın ta başından,
Yeri göğü inletti Allah, Allah sesleri,
Anadolu’ya girdi Alparslan’ın erleri.
Anadolu’m Türklükle işte böyle tanıştı,
Özlemini hep içimde sakladım,
Sensizliğim dillenmedi hiç anam.
Hasretini gizli, gizli kokladım,
Yokluğuna katlanmak çok güç anam!
Ne kadar neşeli ne kadar şendin,
Kapanmayan bir yara,
Gönüllerde gam ve hüzün
Kuzulara kucak açmış beş lahit,
Çukurca’da 1, Tunceli’de 4 Mehmetçik daha şehit.
Kor düştü yüreklere,
Ateş düştüğü yeri yakıyor.
Yakışmıyor bu hâl bize,
Gelin bir olalım dostlar!
Düşman güler hâlimize,
Gelin bir olalım dostlar!
Ayrılır mı et tırnaktan,
Saadet arıyorum, sefalet pazarında;
Yaratılana sevgi, yaratan nazarında;
Vecd ile secde edip, Allah’ın huzurunda.
Huşu ile seherde kıyama duruyorum.
Aradığım her şeyi orada buluyorum.
Ne işin var be rezil, dünyanın bir ucunda?
Kimsenin gözü yok ki ne tahtın ne tacında.
Eğer böyle giderse don da kalmaz kıçında.
Teröre lanet edip, terörist olacaksın;
Âleme ibret için belanı bulacaksın.
Neden böyle ürkek, niçin mahcupsun
Yürek kuşun çırpınıyor kafeste
Al sevdamı ruhum senin mahpusun
Seda dudağında ve bir nefeste.
Anlat suskunluğun acı vermesin
Lisanı münasiple bu zatı tarif etsem
Kelimeler anlamsız, cümle devrik oluyor;
Hiç bakmadan yüzüne bırakıp çekip gitsem;
Kendinde anlaşılmaz, bir keramet buluyor.
Boşuna dememişler şeyhi mürit uçurur;




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!