Bizim elin yaylası var, bağı var,
Lale, sümbül, mor menekşe, dağı var,
Her güzelin sevilecek çağı var.
Dumanlı dağları göçler yardı mı?
Nazlı yârim yaylasına vardı mı?
Yürekteki yangının, ateşi hiç sönmüyor;
Ölüme dünden razı, ne çare ki ölmüyor;
Gurbet desen bin beter, giden geri gelmiyor;
Cennette cehennemi, tadar garibanımız!
Yazlık kışlık haneler, bir evde üç araba;
Erzurumlu Ketencizade Mehmet Efendi,
Hızır Aleyhisselamı çok görmek isterdi.
Her daim bu aşk ile yanıp tutuşuyordu,
Dua ederek, bir gün görmeyi umuyordu.
Dost yüzüne hasret kaldım özledim,
Gece gündüz yollarını gözledim,
Ev hapsinden geçen bir yol izledim,
Sen ne kadar zalim çıktın be Kovit.
Kulak ver sözlerime beni dinle ey oğul,
Düzen böyle kurulmuş bu çarka uyacaksın!
Boğulacaksan eğer, büyük sularda boğul,
İş işten geçtiğinde pişmanlık duyacaksın!
Bu düzende dürüstlük, bil ki, geçmez akçedir,
Nasıl bir gelecek bekliyor seni,
Düşündükçe yaş doluyor gözlerim!
Eyvah! Dedirtecek sanki göreni,
Dehşetinden, bak, titriyor dizlerim!
Öyle mahcubum ki, inan ben sana,
Sen, bizim biricik küçük kızımız,
Hayat kaynağımız, iki gözümüz.
Sen gül ki, bizim de gülsün yüzümüz,
Bahtın açık, şansın bol olsun kızım!
Sen, gül bahçesinde nadide gonca,
Kalleş terör ve pusu, bir siyonist oyunu,
Ben senin ecdadını, sülaleni soyunu,
Bilmezmiyim şerefsiz, Haçlıların dûyûnu,
Maşasın sen be köpek, kahpe seni tutandır,
Hayatım Karanlık bir mağara,
Kalbime açtığın yara,
Yıllar geçse
Kader ayırsa bile
Unutulmaz
Hatıra




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!