O isimsiz kahramanlar…
Onlar… Yüreklerimizde gururla, minnetle taşıdığımız sızılar…
Yurdun her köşesinden koşup, vatanımızı savunurken şehit olan binlerce yağız delikanlı…
Çanakkale Şehitliği’ne yıllar önce, Ahmet Yesevî Vakfı’nın ve sayın Erdoğan Aslıyüce’nin organize ettiği bir gezi ile gitmiştik. Şehitliği dualar, fâtihalar okuyarak dolaştık. İçimizdeki duyguları anlatmaya kelimeler kifayetsiz kaldı. Gencecik toprağa girmiş bir çok vatan evlâdı. Onlar en yüksek mertebeye erişmişler.
İnanılır gibi değil ama, o şehitliği gezerken, duvarlarının örüldüğü her taşta, sanki onların yüzlerini görüyordum. Her taşta değişik bir çehre… Gözlerimin, beynimin bana oynadığı bir oyun muydu, yoksa ölümsüzlüklerini, ölmediklerini mi anlatmaya çalışıyorlardı bilmem. Kiminin gözleri açık, kimi gülümser gibi, kimi özlem içinde, ama hepsinin de yüzünde dingin, vatan için can vermenin gururu vardı. Orda ne kadar durdum bilmiyorum. Ama onların ölmedikleri, oradaki her filizde, açan her çiçekte, toprakta, taşta da olsa yaşadıkları aşikârdı.
Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır bir güldürür;
Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.



