içimizdeki şımarık çocukların hoyratlığı
kapımıza bırakılmış selamların sıcaklığını
bir merhabaya yaslanarak
yaşamanın lezzetini unutturan bize
o beyaz günahlar oldu
hep
bir baksanıza
hevesin bin bir rengine müptela hayatlarımız
bin bir arzu var yüreklerde
ademden ademe akıp giden zamanın
her renginde
ayrı desenler çizilmiş alnımıza
sonsuzluk yurdunun kokusunu almakta
zorlanıyor dimağlarımız
mineli fincanların telvelerine düşürülmüş
hayaller gibi
savruk gönüllerimiz
kumlara çizdiğimiz
emellere dair iğreti resimler
fırtınalara uğramakta
hakikat hayale
gerçek masala döndürülmekte
hep bir arzu içimizde
hep bir ihtiras
bedenimize bıraktığı izlerden
ve ruhlarımıza vurduğu mühürden
tanıyabiliriz onu
ellerimizin üzerinde gittikçe kabaran
mavi damarlar
bir gün ansızın fark ettiğimiz
diğerlerinin arasına karışmış o ağarmış saç teli
gözlerimiz de her gün biraz daha
çatallanarak ilerleyen incecik kırmızılık
bakışlarımıza oturan bulanıklık
onun eseri
gözlerimizin kıyılarında gittikçe derinleşen çizgiler
yüzümüzde, bedenimizde ve zihnimizdeki değişimin
kımıldanışı
ruhlarımıza yerleşen deneyimler
hatırımızı birer kabuk gibi
üst üste saran anılar
yaşanmışlığa dair iz bırakan
o kıymetli pas
zamanın mührü
ey dost
artık yazamıyorum uzun şiirler
ne zaman gözlerinin yıldızı
bu heyulayı dağıtıverecek
şimdi bütün sevdiklerim
mışıl mışıl uyumakta
o vakit
bu satırların muhatabı kim
herkes mi
yoksa kuş tüyü yastığa başını koyan
şu matmazel mi
neredesin
yanan alnımı müşfik avuçlarında dinlendirecek
meçhul dost
toprak olmak
bağrında çiçeklerin yükseldiği
bir toprak
ve çiçeklerde yaşamak
artık yağmuru da seviyorum
belki bütün bunlar yalan
her şey gibi
ey dost
adım adım yaklaştığını duyuyorum
başımın üzerindeki elini hissediyorum
seni seviyorum
ve senden başka bir şey istemiyorum
bütün bunların senin olduğunu kabul ediyorum
beni senin değerli kölen olmaktan
alıkoyan şey
benim kötülük ve günahlarımın ağırlığı
ve karanlığı
ah
bana yardım et
beni affet
aynı evde
aynı gün doğumlarını
gün batımlarını
aynı yağmur ve sisi
burada kırk yıl önce yaşanmışlığın
havasını solumak için
beni bağışla
her sabah erkenden yayılan
öylesine etkileyici
bir yürek sızısı
ve can sıkıntısı
içimi kaplayan
dört bir yana
düşüyor tasavvurlarım
duygularım sersefil eyleyen
bu ne zamandır ki
nicedir gülistanlarım harap
gül fidanlarım kırık
redfer
İlyas Kaplan
Kayıt Tarihi : 25.5.2025 00:53:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!