- Anımsamalar...Hayat, bildiğimiz hayat; hayatı bulandıran da durulayan da insanın kendisi değil mi? -
*
1968 ilkyaz, Erzurum...
Baharların kısa, karakışların uzunca hüküm sürdüğü yoksul ve yoksun bir coğrafyanın; yolsuz, susuz, ışıksız köyünden, Ankara gibi büyük bir kentin bin bir yüzlü bilinmezliğinde on çocuğuna ışık arayan bir baba…
İçi boş anlamsız şeylerin peşinden koşarken, kendine ve yakın çevresine bir şey katamamış... Yaradan’ ın altın tepsi içinde kendisine sunduğu olanakların anlamını, derinliğini kavrayamamış… Emeksizce elde ettiği ışığını karartmış; amaçsız, umarsız ve sorumsuz bir başka baba. Ankara, 1999…
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan