Bayram sabahı uyandıran, davul sesi değil sessizlikti bu kez…
Camlar buğulanmadı, sokaklar kuş seslerini unutmuştu.
Cep telefonundan düşen dijital tebrikler,
Duvarlarda çoğalan yalnızlığın dijital gölgeleriydi!
Çocukluğumuzun koçu “Boncuk” artık bir fotoğrafta donup kalmıştı;
Yünündeki saman kokusu yerine,
Tozlu albüm sayfalarının acımasız sarısı vardı…
Oysa bayram, elleri titreyerek boynuzunu okşayan çocuklarla var olurdu
Nerede kaldı o avuçların sıcaklığı?
Kapılar açıldığında, ziyaretçi değil eski anılar doldu içeri
Babaannemin şeker kavanozu boş,
Dedemin kahkahası duvardaki çerçevede hapsolmuş…
“Bayramlaşmak” dediğin, artık solmuş bir kartpostalın arkasındaki yazı:
“Özledim…”
Komşulara götürülen et tepsilerinin yerini,
WhatsApp’ta kaybolan “iyi bayramlar” sticker’ları aldı.
Kokular yok artık
Paylaşmanın buharı, ekran soğukluğunda buğusuz kaldı!
Kesilen ne bir hayvandı ne de bencillik…
Kesilen, insanın insana dokunma cesaretiydi belki de!
Eller öpülmedi, alınlar terlemedi,
Bayram, pamuk ipliğine bağlı bir veda ipiydi:
Kimse çekmeye kıyamadı…
Akşam olduğunda,
Sofrada bir fazlalık gibi duran baklava tepsisi
Yalnızlığımızın aynası oldu
“Bayram” dediğimiz şey,
Bir zamanlar var olan her şeyin hayaletiydi artık…
Ve fark ettim ki;
Bayram, dışarıda değil içimizde kurulur:
Gidenlerin anısını bir mumla beslemek,
Kaybolan kahkahaları fotoğrafların sarı sayfalarından çekip çıkarmak…
Bu bayram beni kesmedi,
Ama içimde bir şeyler koptu:
Belki de gerçek kurban,
Özlemin ta kendisidir!
Yine de
Yaralı bir kuş misali,
Kendi iç bahçemde bayramı yeniden yeşertmeye ant içtim!
Huban Asena Özkan
Kayıt Tarihi : 7.6.2025 22:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!