Uyan sevgili!
Bak sabah oldu bile...
Sıyrıl da gel günahlarından
Arındır ruhunu
Baştan başlayalım
Seninle semada, aynı yıldızı tutalım
Sevgi ektim hepsinin toprağına
Birer birer…
Çok canlıydı tohumlarım
Toprakları tutmadı
Yeşertemediler
Yeşermediler…
Demek gidiyorsun
Ve sen buna ‘kısa bir süre’ diyorsun
Gülüyorsun…
Sen, salisenin bende ki karşılığını bilmiyorsun…
Saniyenin yarattığı depremleri
Seviyorsam seni bil ki yeni başlamışım hayata
Bil ki ikiye bölünmüştür zaman
Senden önce ve senden sonra
Tut ki acıkmışım
Günlerdir lokma girmemiş ağzıma
Adınla çıkarım sabaha
Ağaçtan, arsız yaprak düştü önce
Meyve hamdı henüz, yer de yaprağı görünce
Yer de sen, gök de sen
Ve ikimizi gölgeleyen yeşil de sen…
Yaprak, masum yeşilin göğsünde
Yeşil de susku tentene
Sevenler ayrı düşermiş sevdiğim
İki elim iki yanıma düşünce anladım
Ölüm mutluluktan daha yakınmış meğer
Parktaki yaşlı adamı görünce anladım
Kolay değilmiş bahtiyarlık
İhtiyarlığa yakın buluyormuş insanı
Eksiliyorum, eskiyor ümitlerim
Olmadığın zamanlarla, olmadığım zamanlar hep aynıydı
Gramofonda çizgileri yeni bir plak gibi net geliyordu bir zamanlar sesin
Henüz aşınmamıştı ne yüreğin ne de kaburgana baskı yapan nefesin
Şimdi histeri bir hastalığın esirisin…
Böyle mi parlar, insanın gözleri
Bu mudur söyle, yaşam nihalesi
Senin için bak, açtı nar tanesi
Bir buse kondur, sebat etsin huzur
Gözlerinde nem, sevinç yaşı olsun
Döşüme koy başını, düşüm olsun
Ruhun bütünü olsun bende ki yarımın
Parçadan tüme gitsin oluşum
Biz tüme varalım
Tümden gel ya da
Bende kal!
Açtım perdeleri, araladım pencereyi
Uyandığında doğsun güneş dışarıdaki gülistana
Aşkla meşk uyansın gözlerinden,
Sukut etsin artık bülbül, ersin gülün muradına…
Ben gül der’dim sana, âşıkla maşuk bahçesinden
Burcu Hanım şiirleriniz olağanüstü... Okumuş olmak için okumamak adına hepsini okuyamadım daha. Özümseyerek okumak istiyorum hepsini. Bu şiirleri yazan bir şair mutlaka hâlâ yazıyordur diye düşünüyorum. Umarım ve dilerim bir gün paylaşırsınız onları da. Hassas yüreğinize, ince ruhunuza ve güçlü kale ...