Bulutlar beyaz bir yalancıdır bazen; pamuk diye avutur seni
Sonra bir kara haber gibi çöker başına, gözyaşlarını yağmur diye satar
Oysa her bulut, gökyüzünün yırtık bir mektubudur aslında
Okuyamadığın her satır
İçine gömmeğe cesaret edemediğin bir sırdır!
Kimisi deve olur, kimisi fil; çocukluğun hayal oyunlarıdır
Sonra rüzgârın hoyrat eli bozar tüm şekilleri
Bir anda koyulaşır, bir fırtınanın habercisi kesilir
Bulutlar insanoğlunun en eski falıdır
Geleceği değil geçmişi anlatır!
Bazen öyle ince olur ki; maviyle beyazın düğünüdür
Bazen öyle kalınlaşır ki; güneşi bile boğar
İşte insan ruhu da böyledir; ince bir tülden kalın bir zırh arasında gider gelir
Gökyüzü bir aynadır
Bulutlar ise o aynada gördüğümüz
Kendi değişken ruhumuz!
Bir bulutun peşinden koşmak; kaybolan bir hayali kovalamaktır
Oysa bulutlar özgürlüğün ta kendisi; hiçbir dağ onları hapsedemez
Sadece bakarsın; biri gider biri gelir, tıpkı aklından geçen düşünceler gibi
Bulutları tutmaya çalışma
Sadece seyret
Çünkü onlar zaten
Senin içinde gezen
Buharlaşmış hayallerindir!
Bulutlar ağlar bazen; yağmur olur, dolu olur, kar olur
Toprak onlarla beslenir, nehirler onlarla coşar
İnsan ise içindeki bulutları saklar; ağlamaz, coşmaz, taş kesilir
İçindeki bulutları salıvermeyen
Bir göl kadar durgun
Bir çöl kadar kuru kalır!
Artık anlıyorum:
Bulutlar ölümsüz değil
Sadece dönüşürler
Ben de bir bulutum
Buharlaşmış acılardan
Yoğunlaşmış mutluluklardan
Bir kar tanesinin inceliğinde
Bir fırtınanın gücünde
Dönüşüp duruyorum!
Biliyor musun?
En güzel bulut
İçimizdeki
Yağmura hazır olandır!
Kayıt Tarihi : 27.9.2025 21:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!