Bu vakitsiz giden yaz, erken inen akşamla,
Kapanmış pancurlara dayıyarak başını,
Dinle solgun bahçenin kalbe anlattığını,
Ağacın yaprak yaprak, havuzun damla damla.
Kuşlar sanki yaralı, benzin sararmış gamla,
Duymak güneşin, rengin bizi bıraktığını,
Günler günü vefasız leyleklerin akını.
-Ah uzak palmiyeler... Kaçmak, seninle, yazla.
Çardak altları bitti, bitti üzümün tadı,
Artık ihtiyar çamlar, selviler saltanatı,
İşte bir kere daha haraboldu bahçeler.
Ürperen vücudunu yavaşça koluma ver.
Gözlerinde okunan bütün hüznü eylülün,
Karanlıktan, geceden, ölümden korkan gönlün.
Kayıt Tarihi : 18.10.2000 03:38:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Hep açıklama, hep yorum yazacak değiliz ya.
Mademki Günün Şiiri olarak bir sone örneği seçilmiş, be vesileyle biz de bugün “SONE” şiir türü hakkında kısa bilgi verelim.
Yıl 1928
Kendisiyle birlikte yedi liseli genç şair.
Bunlar; Ziya Osman Saba, Cevdet Kudret, Yaşar Nabi Nayır, Vasfi Mahir Kocatürk, Esat Sabri Siyavuşgil, Muammer Lütfi Bahşi, Kenan Hulusi Koray…
Edebiyata yatkın yedi genç ve Yedi Meşale grubu.
Önce “Yedi Meşale” kitabı, sonra sekiz ay gibi kısa ömürlü “Yedi Meşale” dergisi ile ‘Beş Hececiler’e tepki olarak oluşan bir şiir anlayışı, bir şiir akımı olarak edebiyatımızdaki yerlerini alırlar.
Temel ilkeleri “içtenlik, canlılık ve devamlı yenilik”tir.
Devamlı yenilik’ten kasıt da, tıkandığına inandıkları Türk şiirinde yeni ufuklar açmak amaçlanmaktadır. Fransız şiirini örnek alarak Türk şiirini geliştirmeyi düşünürler. Lakin kısa ömürlü bir akım olduğu için hedeflerini gerçekleştiremezler.
Türk tipi sone dememin sebebi, bizim şairlerimiz genel olarak “sone” kafiye düzenine tamamen uymamışlar, özellikle son üçlüklerde yeni uyak düzeni uygulamışlardır.
Bu şiirde de, özellikle son üçlükteki uyak düzeni, ne Fransız, ne İtalyan sonesine benzer.
Şöyle ki:
İtalyan sonesinin uyak düzeni: abba, abba, ccd, ede
Fransız sonesinin uyak düzeni: abba, abba, ccd, eed
Bu sonenin uyak düzeni ise : abba, abba, ccd, dee şeklindedir.
Görülüyor ki, bir uyak bile yer değiştirse şiir, şekil yeninden yeni bir kimliğe bürünüyor. Günümüzde bu işle uğraşan ama amatörce, ama profesyonelce şair ve şiir yazmaya çalışanlar “Aman!.. Ne olur sanki? Bu da böyle olsun. Başkaları yazmış olmuş da, biz yazınca olmuyor mu?..” gibi farklı ve umursamaz bir tavır takınmaktalar.
Ben de sürekli yenilikten, sürekli değişimden yanayım. Ancak, ne yaptığını, neden yaptığını bilerek yapılacak yenilikler ve değişiklikler kalıcı olur. Yoksa aynı makamdan, aynı sazdan, aynı havayı çalıp çığırmak insanda bıkkınlık uyandırır.
Yedi Meşaleciler’in Beş Hececiler’den farklı yanı, sürekli yenilik arayışında olmaları. Şiirin konusunu sınırlamamaları. Yoksa geleneksel temel üzerine kurgulanmış şiirden pek farkı yok.
Geleneksel şiir de Avrupai şiirlerde olduğu gibi belli kalıplarla yazılan şiirdir.
Tıpkı “sone” şiir türünü kendine has bir kalıbı, yapısı olduğu gibi.
Fransız ve İtalyan sonelerinin son üçlüğünde sadece bir uyağın yeri değişik.
İngiliz tarzı sonede ise durum biraz daha farklı.
Yine 14 dizelik şiir. Son üçlükler yerine bir tek ikilik var.
Yani 3 dörtlük, bir ikilikten oluşuyor.
Genel olarak sonelerde sarmal uyak (abba) kullanılmıştır.
Hikmet Çiftçi
29 Ocak 2014
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
Saygıyla anıyorum şaiiri.
TÜM YORUMLAR (9)