bitir bu işkenceyi, sende artık bana gül
dokundurma elini pıhtılaşan kana gül
bahçe boş; çeşme kuru; nerde bostancıbaşı
gelde feryâd ü figân etme bu hüsrâna gül
yıllarca yatağında uyudum semenderin
çakallar yuvalandı bizim olan hana gül
unuttum gökkuşağı altındaki resmini
nice bühtan ettiler eski bir sultana gül
kâinat oluk oluk boşalırken içimden
yağmur damlası bile olamadım sana gül
uzandığım her hayal tutuşturdu ömrümü
her yangınla yeni bir yangın düştü cana gül
ya öldür, yarasalar okşasın cesedimi
ya da terkedip gitme beni bu isyâna gül
dinle ki, en ölümcül şarkımı söylüyorum
darağacı kurdular döndüğüm her yana gül
nasıl sevişiyorsun kırkayakla, çıyanla
hani boyun bükmüştün ebedî fermana gül
meğer bir yanılgının zinciriymiş umudum
güvenimi yitirdim şimdi her dermana gül.
Kayıt Tarihi : 3.4.2001 23:02:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

sözlerin üslubunda sizin şiirlerini çok beğeniyorum.
"İçim tutsaktı sana; ben uzaktan uzaktan" der Nurullah Genç. Şiirler karışır, kuşlar uçar
vayyyyy bizim şair yine döktürmüş
Ama ben senden şunu beklerdim
AŞK BİR TRAFİK KAZASIDIR EN YAKIN HASTANE NİKAH MASASIDIR
Bu sözüde senden duymuştum
Kendi yorumum ise,
gülmek sana çok yakışıyor ama şunu söyleyeyim sana sadece senden şair olmanı bekliyorum canım
TÜM YORUMLAR (9)