Adımlarsanız bir gece vakti bogaz kıyılarında; sahici anlarsınız birşeyleri kaybetmiş iki insanın ruhunu...
Zira, sular bir aşağı-bir yukarı taşır kaybedilmişlikleri...
Bin yılları sırtlamış taş duvarlara sokulursanız usulca; sahici duyarsınız milyarlarca çabanın kayaya sinmiş ağırlığını..
Zira, kent korur içinde harcanmış yaşamları...
Ve ne ifade ettiğinin bilinciyle solursanız Tarihi Yarımadanın ışığını; işte o zaman sahici bulursunuz yaşamın-ölümün anlattığını...
Zira, bu Surİçi tüm kalbi suyun ve taşın...
Sevmediğiniz ve bunaltan sizi değil bu kentin havasını soluyan kalabalık, kendinizsiniz; her zaman olduğu gibi...
Kadim Constantinopolis, ne kendi dininden hacıların yağmalayıp-tarumar ettiği zamanlarda reddeti insanlarını...
Ne, yeniçerileri güzelim Burma Sütunun yılan başlarını palalarıyla eğlence olsun diye keserlerken...
Ne, ebedi güzergah hipodromda cumhuriyet budalaları her agacın dalına birini astıklarında...
Ne de, bugün, bilinsizce içerisinde tıkış tıkış yaşayan milyonları reddetti...
Zira o biliyor ki bu insanlar kenti kent yaptı...
Ersin HilavKayıt Tarihi : 17.8.2009 05:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!