Bir gün elinde bir sepet çekirdeksiz üzüm
Yüzünde yok hüzün
Öyle çocuk çocuk gülüşün
Sırnaşık her sözün
Bulacağım seni kapımda
yağmurlu bir günde buluşalım
sudan bir sebepten..
hava gri
kalbimiz mavi olsun..
bakışlarımızın ıslaklığı değsin ruhumuza..
öyle çok bir sebebe bağlamadan,
oval bir deri tutuşturdular eline
içi kemikli, damarlı, kanlı, dolu dolu yani
“senindir” dediler
Kes, biç, kaynat iç
Nasıl istersen yani
Aldı tarttı her bir yanını adam
Bir yaz akşamı serinliğine sarınıp uyumak istiyorum, Hep uyuyorum zaten hep uyuyorum ama böyle ihtiyaç gibi değil sığınak gibi. Uykuya sığınıyorum, gözlerim gördüğünden memnun değil kulaklarım duyduklarından rahatsız kalbim anladıklarından yaralı, kanıyor durmaksızın kanıyor… İçim eziliyor anlamaktan, bilmek istemiyorum anlamak istemiyorum, herkeslesmiş bir ruh gerek tahammül için ama ben, ben olmaktan sıyrılamıyorum. Öyle rezil bir çağa denk gelmiş ki ömrüm acı’mdan ölüyorum. Vakitlerden vitrin çağı, ben ise tezgahta organik ürünler arıyorum… Her şeyin çok hiçbir şeyin yok olduğu vakitler… Cismi janjanlı içi bomboş kavramlar vakti… Sözü kuvvetli özü çürümüş insancıklar vakti… Eğlenmek için türküler okunmuyor bu çağda, kaydıraktan kayılmıyor, sohbetler edilmiyor; insan eğlenmek için insan seçiyor! Bir nesne gibi… Sesinde şenlik yok bu çağın, kalbinde şefkat yok… Uyumak istiyorum, sonsuz bir yaz akşamı serinliğine sarınıp uyumak… uyanmamak…
bugünler de geçer
önemsiz olur duyduğun tüm sesler
sen kalmaya başlarsın uyandığında
sonra seni düşünürsün ben gelirim aklına
kendi aklınla düşünmediğin her nokta
bir bir çizilir fikrinin ufkunda
Çizmek dedi kadın
Çizmek lazım hayatı
Hem bir kalemle değil
Hançerle yırtmak gibi kağıdı
Donuk bakıyor adam
Sanki bir numara kurban
Yalın ayak yürüyor gökyüzünde
Ayağının tozu geliyor üstüme
Başımı kaldırıp bakıyorum
İnatla yükseliyor
*nasıl bir yükseliş o
O uçtukça coşan benim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!