Sonbahar, yapraklarını toplarken köşelere
Her biri buruşuk bir mektup gibiydi; mürekkebi solmuş.
Gökyüzü, yağmuru sakladı bulutların cebine,
Rüzgâr, dalları titrettikçe döküldü hikâyeler…
Bir mevsimin hüznü, diğerinin tohumu oldu;
Toprak, gözyaşlarını emip yeni filizlere gebeydi.
Kış geldiğinde, ağaçlar çıplak kaldı sırlarını fısıldamadan.
Kar, geçmişin lekelerini örttü beyaz bir yalanla.
Ateş yakarken sobada, duman tüttü eski anılardan
Her kıvılcım bir pişmanlık, her köz bir veda.
Bir mevsimin hüznü, diğerinin tohumu oldu;
Buz tutmuş camlara çizdim adını, eridi ve gitti…
İlkbahar, toprağın altında kıpırdandı sessizce.
Kökler, donmuş acıları deldi yavaşça.
Çiçekler açtığında, kimse bilmedi ki
Her tomurcuk, bir önceki mevsimin yarasıydı.
Bir mevsimin hüznü, diğerinin tohumu oldu;
Dikenlerin arasından süzülen gül, işte buydu.
Yaz, ateşini yaktığında gün ortasında,
Gölgeler bile kaçtı sıcaktan.
Ama ben, köklerimde bir serinlik buldum
Unutuşun nehrinde yıkanmış, kurumuş bir dal gibi.
Bir mevsimin hüznü, diğerinin tohumu oldu;
Kum saatinde dönen her tanecik,
Yeniden başlamak için düştü…
Zaman, bir terzinin makası gibi kesti kumaşları
Parçaları dikerken düğüm attı yaralarıma.
Ama bilirim ki, her yırtık bir nakış olacak;
Her sökük, yeni bir desene gebe…
Bir mevsimin hüznü, diğerinin tohumu oldu;
Çünkü toprak,
En karanlık çürümeden doğurur en parlak çiçeği.
Huban Asena Özkan
Kayıt Tarihi : 4.4.2025 17:09:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!