Umutsuz bir vaka buyurdu tıp hekimi
Bu devirde böyle sevmek ölüm imiş
Kırdı kalemimi ağır ceza hakimi
Bu zamanda böyle sevmek suç imiş
Ben derdimi anlattım dağlara
Geceyi böl, kadehler eskiyip kırılmadan,
Aramızda harfler, paslı bir duvar,
Kim bilir kimler oturdu bu masada?
Her cümle, sarhoş bir ihtimal.
Doldur be hancı, üzüm, suskunluğu ezsin,
Zaman suyun hafızasıdır,
düşünce yorgun bir sandal.
Kendi kıyında bekle,
akıntı yolunu bulacaktır.
Ay ışığı usulca çizer,
Efkara karşı çita gibi
Umuda kirpi adımlarım
Mutluluk deryasında
Yıllardır kuraklığım
Gönül yangında
Etraf karışmış yine,
Orta direğin beli bükülmüş,
Kağıttan kayık misali,
Gidişatın sonu belli.
Alışveriş poşetleri,
Eskiden dolar taşardı,
Bir zalim olsam, yakardım düşü,
Gözünde kuruturdum yaşı, felek.
Her doğan günde yıkardım seni,
isyan etme yine de der miydin felek?
Bir zalim olsam, çalardım kışı,
Geceler şahidimdir
Akan gözyaşları gibi
Kimse bilmese de sen bil
Çok dardayım sevgili
Susma sol yanım
Den Haag’ın ayazı keskin,
Her sokakta bir duman var.
Kalbim mi, gurbet mi ağır,
Bu yükü taşımak mı kâr?
Gece uzun, yıldız uzak,
Güvercin,
kanadında hırçınlık,
uçuşunda sabahın
çatlak nefesi.
Ben buradayım,
Gurbetten geldim, yorgunum hancı,
soğuk taşlara oturdum da öyle,
yıllar benden çok şey aldı,
bıraktı bir yarım yalnızlık heybemde.
Hayallerim, hayal oldu hancı,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!