Bir duble şiir içtim gözlerinden
Deniz, rakı rengiydi;
Buzlar, geçmişin parçalanmış camları.
Bardağın kenarına tünemiş martı fısıldadı
"İçme, içtikçe kıyıların sular altında kalacak!"
Ama ben,
Tuzunu emdim hüznün,
Dibe vuran anason taneleri gibi
Kendimi bıraktım senin puslu sularına.
Su ekledikçe rakın gökyüzüne dönüştü,
Bulutların arasından sızan
Bir "eyvah" oldum.
Bardağın dibindeki balık sürüsü,
Ölümü ışıltılı pullarla yutan,
"Şiir," dedi, "sudaki tuz kadar yalnızsın,
Çözüldükçe derinleşirsin."
İkinci dubleyi devirirken,
Camın buğusuna bir isim kazıdım:
"Sen"
Rüzgâr savurdu, silindi
Ama dilimde kaldı ekşi bir limon çekirdeği,
Çatlattığı yerden sızan acı.
Garson, "Neden su katmıyorsun?" diye sordu.
Ben, "Aşk, ancak bulanıkken gerçek!" dedim.
Masamda kırılmış bir zeytin çekirdeği,
"Özlem," dedi, "içinde filizlenen bir ormandır
Yaprakları rakı kokan."
Gece yarısı vurduğunda,
Şişenin dibindeki son damla bir gözyaşına dönüştü
Tuzu, senin adınla kristalleşti.
Bardağı kaldırdım,
İçinde yansıyan yüzüm
Senin gözlerinden süzülen bir mısraydı.
Bittiğinde, kadehin kırık dudaklarına sordum:
"Neden hep aynı şiiri içiyorum?"
Cevap verdi:
"Çünkü aşk, rakı gibidir
İlk duble özgürlük,
İkincisi hapsolmuş bir deniz…
Üçüncüyü içersen,
Kendi ışığında boğulursun,
Dpteki balıklar bile yutamaz seni!"
Huban Asena Özkan
Kayıt Tarihi : 6.4.2025 11:04:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!