Bir Cedere Varmış-Hemo Dayı

Halit Mehdigil
31

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Bir Cedere Varmış-Hemo Dayı

BİR CEDERE VARMIŞ
HEMO DAYI
Sabahın erken saatlerinde holuğa suya gidiyordu. Çiğnindeki omuzluk o kadar oturmuştu ki omzuna artık nasırlaşmıştı. Daha Rüştü 'nün evinden gün doğmadan her sabah külegin cık cık sesi ile yola koyulurdu. Nebi 'nin Erdal 'ının zağarı üç beş hırıldar mırıldar yaklaşamazdı. Hemo kovaları yere koyup omuzluğu bir gösterdi mi? vıy vıy diye damına kaçardı zağar. Yine bir iki havlayıp Hemo nun omzundan umuzluğun indiğini farkederken damına kaçıp gizlendi. Hemo holuğa geldiğinde kargaların sesi boşlukta dansediyordu. Odundan yapılmış arktan akan su berrak mı berrak. Küleklerini indirmeden önce birini sonra diğerini doldurdu.
Eve yönelirken Erdal 'ın zağarı damından çıkmadı bile. Nebi dayının sesi içerden boğuk geliyordu:
-erdılll Erdıll!
Erdal ses vermiyordu bile. Kapıya çıktığında Hemo 'yu gördü.
- Ola Hemo guşlar bile kagmadi sen su daşiyirsin, dedi.
-Ben boş muyum dedi daha biçine gidilecek.
Yoluna devam ederken tarlalarını düşündü. Yine kıtlık, yine ekinler bitmedi. Cin Yusuf, Kelle Pergit Yolu... Hiç biri düzgün bitmemişti. 4 kız 2 erkek çocuk elde yok avuçta yok.
- Bir de bizim karı olmasa yandık, diye içinden geçirdi. Kaz cücükleri, tavuk cücükleri hindiler. Bağar, yedirir, içirir. Beçeleri Arpaçay 'ında satardı.
Eve vardığında taş musluğun kapağını açıp suları boşalttı.Ahıra gidip inekleri açıp nahıra götürdü. Megelde inekler böğürürken, kızların tezek yapmak için öbek öbek hayvan dışkılarını yığdığını gördü.
Nahırcılarla selamlaştı. Yasin în dükkanından bir şişe nefit, bir evza, bir de lamba şüşesi alıp eve döndü.
Çocuklar uykuda hanımı çoktan işe koyulmuştu.
- Kağdın mı kari bögün Cin Yusuf 'u bişmeye gidirim.
- Ay herif ne koyim un kalmadı ambarda, Zarşat a kim gidecek bir çuval ades unu alsan. O da dayanmir ki hep küd gidir.
Dünden kalan beş ekmeğin ikisini şalın arasına koydu, bir baş soğan, birazda peynir. Hemo havludan bağırdı:
-Küze nerde gız!
-Ağıdir ağıdir onu götürme, dedi.
-Ola Hemo hele bağ düneyin bir tene laylon bişe verdiler behen bidon diyiller. Onnan doldur suyunu.
-Bu nedir gız bele.
-Artık küzelerin yerine bu bidonnardan alillarmış herkeş.
Hemo bir iki kokladı:
-Ne tevir gogir bu ğari, dedi. Bunun suyu içilmez.
-Yoğ ne verim küzenin sarğısı çığmiş bunu götür.
......Tırpanını omuzladı, örs, çekiç masat diğer elinde bidon ve biçin epmegi yola koyuldu. Aşağı inmişti ki Nazim'inen Hüseyin 'in itleri saldırdılar. İtlere Tırpanı yekinince itler dereye yuvarlandılar. Alt alta üst üste boğuşmaya başladılar. Hemo yoluna devam etti. Bu sefer Şührü 'ün,Ellez 'in itleri saldırmaz mı? Bunları da kovup napızarlarlara doğru yöneldi. Mukoş 'u gördü. Şapkayı yan koymuş bir türkü tutturmuştu:
Köpeğleri bağyamışam
Ögüne çöreh doğramişam
Otuvo ana otuvo baba
Otuvo ana otuvo baba
Hemo seslendi:
-Mukoş Mehraba!
Türküsünün kesilmesinden hiç hoşlanmamıştı, karşıdan kızlar gelecekti belki. Mukoş türküsünü söylerken şapkası ile işaret verip bir de göz kırpacaktı. Hemo onun külek cıngıltısına eşlik eden türküsünü kesmişti.
-Mehyaba Hemo biçine gidiysin.
- Gidirim de Mukoş sen bu Hüseyinnen ile Nazim 'in itterini de bağlasan da saldırmasalar. Ola nerdeyse beni cırirdiler.
....Mukoş yoluna devam etti Hemo da napızarlara girdi. Bir kor sıçan ayak altının dibinden kaçtı. Napızarları inince musalla taşını gördü. babasının ölümünde bu musalla taşına konulan tabut gözlerinin önüne geldi. Durup düşünürken Şahbender 'in itleri, öteden yusuf 'un bağlı itleri hırlaşmaya başladı.
Harmanda uzanıp dinlenirken Cibo öküzün burnunu burnuna verip horultu ile nefes verdiğini hisseder gibi irkildi çabucak çayın geçidine geldi. Tırpanı, ve diğerlerini yere koydu lastiklerini çıkarırken tabanı delik çoraplarını çıkarıp özenle lastiklerinin içine koydu. pantolonunu dizlerine kadar çemirledi. Tırpan ve diğerleri alıp dikkatlice suyu öteye geçmeye çalıştı. Geçerken bidonun kapağını büktü bir iki kokkaladı. Suyun akış yönünün tersine bidonun ağzını tuttu biraz su doldu. Tekrar tekrar çalkalayarak suyu doldurdu kapağını kapattı. Çayın suyu akarken su içmeye çalıştı. dudaklarını tutarken suya gözleri açık suya bakardı. Su sanki baş döndürücü biçimde onu yüzdürüp götürüyor hissine kapılırdı bunu çocukken de yapardı hep.
Suyu öteye geçti. Mezarlıkları görünce yine babasının msalladaki tabutu aklına geldi. babasının mezarına baktı.
- Selamunaleyküm Ehli Kubur
diye mezarlığa seslendi. ellerini açıp dua okumaya başladı.Mezarlık kenarından yürürken tepedeki yapılmış mezarlara baktı. Kimbilir kimler gelip geçmiş Cedere 'den dedi. Sonra Kars 'ın kurtuluşunda kalan son ailenin öldürülüşünün anlatımını hatırladı. sessiz sedasız köyün her işini yapan insanların son hınçla öldürülüşünü duymuştu acaba doğru muydu?
kaçakaçları düşündü. Cihander Nine anlatırmış:
-Ermeni geldi çok kötüydüler, ağurun ğapısına bir tepmik vurup açar en ey malı seçer bize kestirir, etini alıp giderdiler. Sonra bizimkiler geceleri Veneze 'ye Göl ün Daği 'na gizlenirlermiş. Ellerinde tüfenkler sabağa ğeder beklerlermiş. Bizler de gelinbaş gelin ğebersiz yuğliyirmişik evde.
Hele oğul birde Karakala 'ya kaçımız varıd. Bağ bu Hetemgil 'den bir gari teze doğurmuşdi. iki üç aylış uşaği vardi. Karın içine atirdi 5-10 adım atıp gene gidip körpe uşağını geri alirdi. Ağliya ağliya. Kakaç çok kötüydü oğul...
Hemo bunları düşünürken hayalllerinden uyandı. Çekirgeler o ıssızlıkta türküsünü tutturmuştu. Sıcak çoktan basmıştı. Ekinler cılız da olsa vardı. Kuraklık çok kötüydü:
-Ağ! bir de bolluğ olduğu seneler olsaydı... Ekinler boy boy nasıl da allı bir gelin kimi salinirdi mübarek başağlar, diye içinden geçirdi...(5 AĞUSTOS 2015 GEMLİK /BURSA)

Halit Mehdigil
Kayıt Tarihi : 13.8.2015 12:52:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Halit Mehdigil