Hep çocuk olsam keşke,
Yürümeye başlasam.
Bir düşüp bir kalkıp, koşmaya çalışsam.
Yarınlar gelse ve ben ağlasam gecelerde,
Saçım okşansa biraz annemin ellerinde.
Keşke çok param olsaydı.
Babam çalışmazdı belki.
Kardeşime oyuncakların en güzelini alırdım,
Kitap okurdum doyasıya günler saatler boyu.
İyilik gücümle bütünleşirdi,
Saadet ısrar ederdi cilveleştiği vakitlerde.
Öyle özlettin ki kendini,
Şimdi gelsen geriye,
Korkarım gideceksin diye.
Suratıma tüyler yapışmış,
Çok ağır geliyor yürümek.
Ben ki ciğerimde cehennemler taşırım,
Ve keşke babam böyle sevmeseydi beni.
Bugün ağlamanın ne anlamı var ki?
Gönlüme çaresi bak, inadına kurtuluşun,
Göz çeperlerimi delerken bir kurşun.
Saadetinde asrın sayfalar boyu sürer,
Bir şaire hangi mezarcı kefen biçer?
Ne kalem kırmayı bilir, ne yelkovan tutmayı,
Masumiyet yapıştı ellerime.
Ben mavi kuşuydum aşık bir kadının.
Hikayemiz basit, gönlümüz hafif.
Ciğerlerine yaşanacak mutlu günler üfledim,
Onun sarhoşluğu yaşamı zincirleyen.
Ben yorgun ufuklara baksam da sürekli,
Mevsimler bile uzadı sen gidince,
Bahar gelmiyor,yapraklar yeşermedi hala.
Bakıyorum da cıvıl cıvıl kuşlar da ötmüyor.
İlk kez gördüm kuşların titreyerek,
Ana vatanlarını sırf bahar gelmesin diye,
Bir muhafız gibi beklediğini.
Koyu kan kırmızısı leopar deseninden,
Dişlerim yerkürenin bedenini parçalasın.
Üç büyük haritayı post olarak serdim,
14 kıta var yumruklarımın dövdüğü.
Dizleri parçalanmış kelebekler,
Özür dilerim.
Böyle alımlı bir özgürlük var karşımda.
Kim sever ki manasız bir hüznü?
Neden ağlamak zorundayım mutluluklar üstüne?
Sevdiğimi seçen kişi yalnız ben olmalıyım.
Tek sancısız anım seni düşündüğümde.
Tutmasan da dibimde üşüyen ellerimi,
Ayrılık şarkıları bizden uzak olduğu sürece,
Attığı sürece kalbim sevmek için seni.
Kuşların kalbinde tek odacık yer var.
Giz Şairi...