Evvelin bir damla suydu ezelin toprak
Doğduğun gün ağladın sen ey insanoğlu
Dön de bir bak ne haldedir kuruyan yaprak
Maddeye bel bağladın sen ey insanoğlu
Hesapsız eylemin sonu gelmezmiş akla
Susmasıyla içime düş sancıları koyan
Sevgi mekânlarının mor saçaklı yeriyim
Zihnimdeki aşkına gölge olmadan zaman
Bende ki benden emin sevgiliyi isterim
İsterim yaşamayı, çözmeyi de isterim
Bu vakit, dünkü vakit değil annem
Her şey yeni moda
Bahar çiçeklerini erken döküyor
Sular terse akıyor
Laleler gece açıyor
Güller ayyaş masalarına koşuyor
As sonra sabah olacak
Kara yosunların ateş böceklerinden
Kendilerini gizlediği gecede
Deva arayan dervişin nefesine kör düğüm olup
Katıksız kafeslerine keyif dantelleri ören vicdanın üzerine de doğacak güneş
Kimin kime ne hakkı var sorgulamasını gönderirken bereket dağıtan
Zaman üzülmüyor acımıyor
Eylül kapıya dayanmış
Ödün vermiyorken kendinden
Her şey o kadar dokunaklı
Daha çok kırılgan dünden
Putlarına gülücükler dağıtan
Etle kemikten örülü
Tenine dil süren nefislerin
Elbisesiz düşlerine
Mahremi şuh eden edep
İşte benim katilim
Ne yollara bakışım
Ne de güneşin batışını seyre duruşum sebepsiz
Ne uykularımın bölünüşü
Ne de dalıp gitmelerim sebepsiz
Ay sima
Kaç zamandır göz göze tanışırız seninle
Feyiz alıp aşkımla dolmaz mısın Ay sima
Yazın sonu sonbahar taze kalmak nafile
Gün geceye döner de solmaz mısın Ay sima
Gül bahçelerinden
Son defa uçan baş dönmesi çarptı
Harflerin, cümlelerin ağırlığınca
Günler boyu şiirler yazdım
Gözün kahverengi karanlığına tutunup
Dokunmaları doyuracak zamanı
Hiçbir yalan kandıramazdı
Aşkın tutkusunu tartacak
Duygunun ölçüsünü arıyordu
Tebrikler efendim başarınız daim olsun...
Yaşanacak Mutluluklar Senin Olsun