Hiç göremediğim ama daima hissettiğim gözlerinden bir yudum nefes alıp sana
yazıyorum yine. Yürek mürekkebiyle yazılmış onca karalamaya inat seni yaşıyorum satırlarımda. Sen ve ben. İki ayrı kentin sabahında aynı güneşle uyanan iki sevdalı. İmkansızlığın içinde, yokluğun acı nefesinde ' aşkı ' soluyan iki yürek...
Boş ver bitanesi; suyla ateşin, geceyle güneşin birbirlerini sevmesi gibi imkansız olsa da aldırma.
Biliyor musun;
yağmuru dilenen kuru toprak gibi her sabah hiç bilmediğim nefesini soluyorum ben. Güneşi bekleyen kuru yaprak gibi akşam kızıllığında gelecekmişsin gibi hep seni bekliyorum. Biliyorum hiçbir zaman kapımı çalmayacak ellerin ve belki de hiçbir zaman ellerini tutamayacağım ve ellerim avuç içlerinde terlemeyecek belki de hiçbir zaman...Olsun ben yinede seni çok seviyorum... Bırak bu dünya bize hasret borcu olsun. Kavuşmasın sırtlarımız birbirlerine. Değmesin dudaklarımız dudaklarımıza. Sevgi bu değil mi? Yokluğunda bile sevmeyi bilmek...Ben seni yokluğunda bile sevmeye razıyım.. Aşkı yücelten bu değil midir ki zaten? ...Buralara yağmur yüklü bulutlar konuk olduğunda seni daha bir arıyorum yağmurun her damlasında... Çünkü; saçlarımı ıslatan bir yağmur damlası kadar berrak
olduğunu biliyorum bu sevginin& Musluğu açıp avuç içlerime akan suyu delice içmek istiyorum yokluğunda. Çünkü içtiğim sensin gibi geliyor,çünkü senin su kadar temiz bir insan olduğunu biliyorum... Kana kana içiyorum; yüreğinin deryalarındaki nefesi içer gibi içiyorum her defasında....Sanki seni içiyorum kana kana....
Senden uzakta; dokunduğum her şey de ellerinin sıcaklığını arayıp duruyorum.
Anamın kokusu gelir burnuma
Dünya güzeli anamın
Binmişsin atlıkarıncasına içimdeki bayramın
Fırdönersin eteklerinle saçların uçuşur
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta