Hazan geliyor, kapımızı tıklatıyor o ağır tokmağı.
Geliyor, bir nefes kadar yakın şah damarında.
İlkbahar düştü, incitti dizlerini; kalkana kadar soldu benzi.
Şakaklarındaki yeşil daha teneşir taşına uzanmamış.
Hâlen kürtaj yapmamış kavak dalları,
Daha mürsil etmemiş yapraklarını.
Bütün sözcükleri güzelliğini anlatmak için derleyip topladım,
bir şeycik anlatamadım.
Yoksun, mahzun ve mahçubiyet okunuyordu
sözcüklerin eşgalin de,
cazibeli bir cümleye teşebbüs edemiyorlardı kelimeler
Her “Allah-u Ekber” deyişlerinde
Allah iğreniyor.
Tanrı’nın adıyla cinayet…
Mümin çekmedi bu kadar zikir,
Hangisi Firdevs’e girecek nihayet?
"Evvel zaman sonradan gelir aklımız başımıza, çünkü sevda yüzünden aklımız başımızdan firar etmiştir de.”
Sızlanıyor, karıncalanıyor sol kol,
Divangahım olmalı Herekol
Vestiyere bıraktım kaşkol
Arıyor beni dört kolda karakol.
Kucak açtım tüm kedere, tüm efkara
Bahtım kara
Loş dehlizlerde tökezliyorum geçiyorlar benimle makara
Makaram sarı bağlıyor
Annem ve yavuklum evde ağlıyor.
Sağ salimdir can
Dinlesene Selda Bağcan
Muhtemeldir ağlayacaksın
Yüreğini dağlayacaksın
Başlıyor mevsimlerden mihrican
**Dolambaçlandı ayağımdaki bacık,
Senden olmaz bir cacık.
Bahçemde çalıkuşu, bir de kelebek;
Sana kimse abayı yakmaz, dümbelek.
Gürbüzdür dimağımdaki bellek,
Kapkaççı politikacılar, mağdur bizleriz
çığlığımız yok, imdadımıza yetişen de yok..
Hırsızları mest etti bu sessizlik bu ıssız aptallık.
elleri ayakları iyice alıştı
rutubet sızan derme çatma meskenlerimize.



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!