“Göz göze geldik,
neredeyse göz göre göre aşık oluyordum.”
Gözlerimin, müjganlarımın serhadından, çeperinden
Kaç hayın gözyaşı kaçakçı geçmiştir?
Gözlerimin mıntıkasında, civarlarında
Kaç leylim ley, kaç hülya hüsranı?
Say bre Arşiment…
Gözlerine gözlerimle bakem,
Serencam, senin gözlerin kem.
Gözlerimdir hakem,
Tasdik ediyor aklî melekem.
Hepimizin sevgilisi dünyanın en güzeliydi
Güller'in bundan haberi yok idi,
Güller bu iltifatı kendilerine söylendi diye biliyor idi,
Erkek gül'ün yanında söyleyince sevgilisine bu sözü gül ondan böyle soldu idi.
Güller aldatılmış idi,
Dikenleri intikam içindi.
Zıpır, hayta gündüzün günahını gecenin üstüne bocaladım.
Gündüz gareze ve hasmına aldı beni.
Gayrı gün yüzü görmüyorum.
Hazan geliyor, kapımızı tıklatıyor o ağır tokmağı.
Geliyor, bir nefes kadar yakın şah damarında.
İlkbahar düştü, incitti dizlerini; kalkana kadar soldu benzi.
Şakaklarındaki yeşil daha teneşir taşına uzanmamış.
Hâlen kürtaj yapmamış kavak dalları,
Daha mürsil etmemiş yapraklarını.
Bütün sözcükleri güzelliğini anlatmak için derleyip topladım,
bir şeycik anlatamadım.
Yoksun, mahzun ve mahçubiyet okunuyordu
sözcüklerin eşgalin de,
cazibeli bir cümleye teşebbüs edemiyorlardı kelimeler
Her “Allah-u Ekber” deyişlerinde
Allah iğreniyor.
Tanrı’nın adıyla cinayet…
Mümin çekmedi bu kadar zikir,
Hangisi Firdevs’e girecek nihayet?
"Evvel zaman sonradan gelir aklımız başımıza, çünkü sevda yüzünden aklımız başımızdan firar etmiştir de.”
Sızlanıyor, karıncalanıyor sol kol,
Divangahım olmalı Herekol
Vestiyere bıraktım kaşkol
Arıyor beni dört kolda karakol.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!