Güçsüzüm eşyalara
Kırılsa, bir şey olsa
Nerde yapacak adam
Git gel yalvar!
Kırılsam insanlara
Kurumuş bozulmuş
Yer tutar
At artıkları, yer aç!
Önce büyük kaplar
Azaldıkça küçüklere
Yatar kalır, bunar
Geçeceğin sokak
İyi bak!
Güvencem?
Ben geçmem dersen
Kaynar gene kapalı kap
Başlar taşmaya çok iyi
Bildiğimiz acılar - -
Durgunlaşmaz mıyız?
Kandır nasıl köpürür
- Gecenin geç saatinde
Hasta, yorgun halinle
Sokaklarda geziyorsun, doğru mu?
- Tutma kolumu!
Sen diyorsun şubat,
Açıldıkça çarpar, içe dönük bir kapı
Ama sen - - ancak bu oldukça.
Kırılır - - yıkılırken çekil,
Karanlık park ağaçlar bir sıra.
Bazıları yakınları içinde ölür
Gelirler çağrıya
Sıkıntılı, gergin hava
Bir şey söyleyebilir.
Susarlar, kımıldar
Fuzuli gibi -
Mum olmalıydı da
Mum yakmalıydım
Gam gecesinde.
Elektrik ışığı - kabul,
İçecek suyum bu kadarmış,
Görecek günüm bu kadar.
Bu gemi çok durmaz bu limanda,
Yolun açık olsun!
Gidiyorsun.
Saklasanız bulurlar bilenlerden
Ya da bir övünme gibi
Kendiniz yazarsınız - -
Hep bir olasılık kalsaydınız!
Bir zaman yaşamış, soyu tükenmiş
Behçet Necatigil tabiri caizse şiirimizin ordinaryüs profesörlerinden. Edebiyatla çok içli, dışlı bir insandı. Edebiyat onun tam anlamıyla hayatıydı. Böyle bir şair, bir daha dünyaya zor gelir.