zenginlerin oturduğu lüks binaların arasından geçerken
ayaklarım üşürdü
sırtıma değen rüzgar beni öldürecek sanırdım
topladığım kartonları bir kenara bırakıp
Merhametsiz karanlık içindeyim
Ne zaman güneş doğacak bilmiyorum
Mavi denizlere mor dağlara karşı
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Devamını Oku
Ne zaman güneş doğacak bilmiyorum
Mavi denizlere mor dağlara karşı
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Büyük kentlerdeki insan manzaralarını sergiliyor şiiriniz.
Sayıları bilinmeyen; kimliği olmayanların hikayesi bu. O hani, kimsenin ne görmek istediği, ne de arkadaş olmak istediği insanlar... Hatta çoğu zaman tiksintiyle bakılanlar... "Yok" sayılanlar...
Şiir de duyarlıca imgelendiği gibi, bir "bakkala girince ısınır ceket.." Gerçi orada da uzun süre kalınmaz... Tıpkı bir film şeridi gibi aktı konusu...
Dokunaklıydı... Kaleminizi kutlarım efendim
Saygılarımla.
Çünkü bakkal demek
"Kapalı alan, insanla temas, sokaktan kurtulmak" demekti..
Bir süreliğine de olsa..
Sırf ısınmak için bile girilebilirdi...
Bahanesi de "bir lokma ekmek..."
Gerisi "kağıt, çöp, çaba..."
Aklımda sen..
Düşsüz geceler ve yorgunluk....
Sokak çocuklarının...
Evi sırtında gezen kimsesizliğin şiiri bu..
Gayet yalın, anlaşılır ve akılda kalıcı..
Tebrikler Eren Bey, Kardeşim..
Tebrikler ederim şair dostum, şiirinizi okuyunca Cem Karaca tamirci çırağı şarkısı aklıma geldi, en az o şarkı kadar lezzetli))
Karın doyurmak bir yana arttırmaktır bazılarının çabası yarına da kalsın bir lokmalık karın tokluğu diye
Umut işte beklemeden olmuyor
.
.
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta