zenginlerin oturduğu lüks binaların arasından geçerken
ayaklarım üşürdü
sırtıma değen rüzgar beni öldürecek sanırdım
topladığım kartonları bir kenara bırakıp
seni düşünürdüm
yemek molası veren bir hurdacıyla çay içerdik kahvede
sonra
hiç tanımadığım bir adama selam verip
memleketimin kokusunu çekerdim içime
gönderdiğin mektupları masaya bırakıp
sönmek üzere olan bir mum ışığının altında
seni düşünürdüm
ekmek arası beyaz peynir iyi gelirdi açlığıma
bakkala girince ısınırdı ceketim
para üstünü beklerken ben yine seni düşünürdüm
uyku vakti
ölüm vakti
rüya görmeden geçerdi gecelerim
yıldızların sesini duyup uyanırdım
ben hep seni düşünürdüm
Eren Çiçek
Kayıt Tarihi : 13.4.2021 12:52:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Sayıları bilinmeyen; kimliği olmayanların hikayesi bu. O hani, kimsenin ne görmek istediği, ne de arkadaş olmak istediği insanlar... Hatta çoğu zaman tiksintiyle bakılanlar... "Yok" sayılanlar...
Şiir de duyarlıca imgelendiği gibi, bir "bakkala girince ısınır ceket.." Gerçi orada da uzun süre kalınmaz... Tıpkı bir film şeridi gibi aktı konusu...
Dokunaklıydı... Kaleminizi kutlarım efendim
Saygılarımla.
"Kapalı alan, insanla temas, sokaktan kurtulmak" demekti..
Bir süreliğine de olsa..
Sırf ısınmak için bile girilebilirdi...
Bahanesi de "bir lokma ekmek..."
Gerisi "kağıt, çöp, çaba..."
Aklımda sen..
Düşsüz geceler ve yorgunluk....
Sokak çocuklarının...
Evi sırtında gezen kimsesizliğin şiiri bu..
Gayet yalın, anlaşılır ve akılda kalıcı..
Tebrikler Eren Bey, Kardeşim..
Umut işte beklemeden olmuyor
.
.
TÜM YORUMLAR (4)