Şenol Denizci Şiirleri - Şair Şenol Denizci

0

TAKİPÇİ

İstanbul'lu emekçi bir annenin ve Şair bir babanın en küçük oğullarıyım.
Kalemle yakınlaşmam ilkokul yıllarıma dayanır. Kalemime aşk, yalnızlık, sosyal ve bireysel yoksulluk/yoksunluk yön veren ögeler olmuştur.
1996 doğumlu bir kızım var. Yalnız yaşıyorum.

Şenol Denizci

Gökkuşakları geçiyor
odamızın loşluğundan
çiçek açmış bahçeler
ellerinde bayraklarla çocuklar
sonra çocukların taze ceviz soymuş
kızıl elleri

Devamını Oku
Şenol Denizci

Denize varışım
şair usulü
üç-beş adım
üç-beş kulaçta
ondan ötesi
Sen

Devamını Oku
Şenol Denizci

Bir intihar davetlisiydim. Kalktım geldim. Bu Haliç’tir her şeyin tanığı, odur... Bilir nelere vurgun olduğumu. Şarkı söyleyemeyen çocuklar dünyasında şarkılar bestelediğimi gözyaşlarından, sadece sağır ve dilsiz çocukların duyabildiği... Bilir bu dünyaya dargın olduğumu. Ne zaman yürüyecek olsam, mutlaka ayağıma bir taşı takılan, belki de sırf bu nedenle öğrenemediğim yürümelerimle yalnız kalmanın kahredici ağırlığını bana taşıtan dünyaya... Şüphesiz bütün denizler gibi bilir Haliç’te çocukluğumu. Ve neden durgun olduğumu... Bütün travmalarını bir çocukluğun, nasıl taşıdığımı hayatın devamına. Sonra hangi kemanın, hangi sazın teline dokunulsa tarifsiz bir çocukluk mutsuzluğuna dokunduğunu ucunun... Belki de bu yüzlerden sevme özürlüsü olduğumu da bilir. Bilir neden yeşermediğini dallarımın. Ve bu son ilkbaharında ömrümün, neleri fark ettiğimi. Su yollarının benim toprağıma uzak olduğunu... Yine bu nedenle tüm bayramların yetim çocuğu olduğumu bilir Haliç. Daveti bundandır.

Daha önce hiçbir yerde yazılmamış öyküler anlatır Haliç. Dul kadınları anlatır, yetim çocukları, genç ölenleri, bilmeden yaşayanları... Öyle tanıdıktır ki anlattıkları, bir anda bütün evlerde olurum. Her kapı eşiğinde yaşanmışlıklarım olur. Bütün adamları tanır olurum. Bütün kadınları ve çocukları bilir olurum. Bütün öykülerinde lirik bir yara izi vardır. Bütün öykülerde bir suçluluk payım. O anlatır, anlattıkça bütün kapı önlerinden geçer yalnızlığım, ışık hızıyla... Bir anda bütün evlerde ölürüm. Bilir Haliç ölüm sebeplerimi... Küsüp arkamı dönecek olsam bir bardak yeşil cehennem uzatır. Tutar içerim bir solukta. Boğazımı usulca ve yemyeşil okşayıp yüreğime sinsi bir yılan şefkatiyle çöreklenir. Gitsem, gidemem. Kalan yanlarımı bir takım çocuklar onarır. Biri yürekli sözleriyle yeşil bir cehennem çıkarır içimden, yakar düne dair ne varsa. Biri yeşil gözleriyle bana bakar gece gündüz, yeniler, yarına hazırlar. Haliç’ in ısrarlı daveti banadır, bütün bunları bilir. Nedendir bu kadar içimde duruşu bilmem... İçimde bir akşamın sıra dışı hikayeleri döllerken, bir sürü sabahı bitirir.

Diyemem bu akşam gelemeyeceğimi bir takım çocuklara... Kafaları karışır diye, akılları ermez, anlayamazlar diye, insanı yaşatan umuttur diye/diyemem... Oysa her an kalkabilecek gemiler büyüyor, sabırsızlanıyor içimde. Belki birazdan Karadeniz’e... Köstence limanda bir çingene bilmeden neler çalacak kavalıyla... (İstanbul’da çobanlar bilir mi kaval çalmayı? diye sorduğumda, onların yalın ve keskin ıslıkları var. demişti Haliç.) Neler çalacak bilmeden hayat çantamdan... Benim hiç keskin bir ıslığım olmadı. Ne de ıslığıma cevap verecek birilerim... Oysa ıslık olmaya bile razıydım, yalnızlığı daha saygın ve anlaşılır. (Haliç ile yakın durduğumuz bundandır.) Romanyalı bir çingeneyi Köstence’ siyle ve gemileriyle bırakır, demir alırım oradan... Kiev’ den Ukrayna sokaklarına götürür beni yelkenlerim. Yanağı gamzeli bir çocuk ararım. Yüreği örseli. Bir yanında varları, bir yanında yokları, yarım mutlulukları ile bir çocuk... Ukraynalı çocuklar İstanbul’dakilere benzemiyor. Oysa Karadeniz de bir içdeniz değil mi Haliç gibi? (Orada da yeşil cehennemli kadınlar var, daha soğuk cehennemleri) Şimdi buradan demir alacak olsam beyaz yüzlü polisleriyle ve yitik tanrılarıyla Novorovsky karşılar beni. Sonra uzun ve geniş yabancılaşan, büyük topraklar... Ben el kadar Haliç’te kaybolurken, cesaret edemem o topraklara girmeye. Haliç bunu da bilir...

Devamını Oku
Şenol Denizci

Isınmanın ve doymanın
peşine düşmüş
birkaç sevda körüyüz

Gemilerimize liman
açlarımıza pirinç

Devamını Oku
Şenol Denizci

Neden gölgesiz yağar kimi yağmurlar
İronilerin kuşatmasında
Neden daha incedir sabahların ipi,
Neden daha derindir sabahları kuyular, sormadılar…

Aslolan birdi

Devamını Oku
Şenol Denizci

Çözülecek düğümler seslerin uzak gölgesinde
Dil bükülmez yalana
Tüketecek başka sevdamız yok
Sözü yok dilin / mecali yok
fazlasını anlatmaya

Devamını Oku
Şenol Denizci

Bu sular
bildiğim sular
ilk aşkın yaşandığı
ve ilk kavganın
bu kıyılar

Devamını Oku
Şenol Denizci

Dolaşmayın yüzümde hüzünlerle çocuklar
Yüzüm ki yok olmaya yüz tutmuş eski yazıt
Hüzünse eski oyun gitmeye ve kalmaya
Ki bütün kuralları bütün insanlara zıt

Bilmezsiniz vurulan yürek kalelerini

Devamını Oku
Şenol Denizci

Adam balık tutuyor.
Gümüş yansımalarda
Çok sesli yalnızlıklar

Adam balık tutuyor.
Grek’te bir balıkçı köyü,

Devamını Oku
Şenol Denizci

Girmen çıkman hayatıma
Sonra çıkman girmen yine
kalır gibi yapman, gitmen
kapılarımı eskitti.

(sonra

Devamını Oku