sakin olmayı öğrendim senden
duru sulara bakmayı
bir ermiş gibi pas tutmuş kapıların ardında
kendimle buluşmayı
sessiz kalmayı öğrendim senden
sizin
adını güz koyduğunuz bir anınız oldu mu
bitti mi sonra yavaş yavaş
suyun taştan süzülüşü gibi
bakışı gibi
karanlıkta uykulu bir kuşun
yıpranmış anıtlara taş taşıyanım
baharı kıştan ayıracağım keskin çizgilerle
yeniden yapacağım tarihi, yangınlar gibi
yaklaştıracağım güzle esrimeyi birbirine
duvarda küçük gölgeler arıyorum:
siyah böcekler: gecenin
dünya nimetleri
haykırışlarına ve iniltilerine karışan
suçlu çocuk sessizliği
insan ille de doğduğu yere benzemez ya!
hiçbir yere benzemiyorum
hiçbir yer bana
bir şey söylemiyor taşınma sonrası
"geniş zamanlar umuyordunuz... "
gün savuruyor çiçek tozlarını akşama
olmuyar esirgenmiş bir duygunun vakti
arzuların sabrıru denerken karanlıkta
tarih uzundur, uzun bir sonsuzluktur
göğsünde eskiyen kılıçlar yıldızlara çarpar
parçalanıp yeniden dağılır gökyüzüne
gürültülüdür, sessizdir, sonsuz bir uzunluktur
birşey unuttunuz geçmişe gittiğiniz misafirlikte:
kırdığınız ilk yürekten söz etmeyecektiniz hani
acemi gençkızlar gibi!
bırakacaktınız cam parçalarını yerli yerinde
bunu unuttunuz!
bir aşk çıktı çantasından bir mask
deniz çıktı birkaç dalga
bir ağaç yapraklarını uğurlamış
ılıman bir gözlük çıktı iki kitap
bir kuş çıktı bir sonbahar
şimdi kimse yok, şimdi kimse
aramıyor güzlerde kalmış anılarını
yalnız ben varım kimse yok şimdi
bir uçak gökyüzünü yalıyor arzuyla
uzak ormanlarda kökler yeniden




-
Kaan Oğuzcan
Tüm YorumlarYeni yüzyılda, Türk şiirinin önemli isimlerinden biri olarak görülebilir. Hem Hileli Anılar Terazisi kitabında hem de Uzak Zamana Övgü kitabında (ikisi de Can Yay.) bunun örneklerini verdi okuyucuya. Ayrıca, Budala dergisinde yayınladığı Soylu Yenilikçi Şiir manifestosuyla da şiir birikimini okuyuc ...