Duygularımızı, düşüncelerimizi, kısaca aklımıza geliveren herşeyi anlattığımız Türkçe’yi ne kadar biliyor, ne kadar doğru kullanıyoruz dersiniz? Dilimizi doğru kullanmadığımız müddetçe, kendimizi başkalarına istediğimiz gibi anlatmamız mümkün değil. Dilimizi doğru kullanmazsak, midemizin hazmedemeyeceği bir yemeği yemiş gibi oluruz. Sıkıntıya gireriz. Kendimizi anlatabilmemiz, ancak ve ancak, dilimizi doğru kullanmakla mümkündür.
“Başka dile uymaz annemin sesi
Her sözün –ararsan- vardır Türkçe’si.” (Ziya Gökalp)
“Türkçe!
Gece, gündüz şakıdığım dil!
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan