Bak Sen Şu Allah’ın İşine - Kavl-i Garib ...

Engin Demirci
984

ŞİİR


61

TAKİPÇİ

Bak Sen Şu Allah’ın İşine - Kavl-i Garib Çoban

Bak Sen Şu Allah'ın İşine - Kavl- i Garib Çoban

Görünenin ardındaki ruh, taşta uyur, çiçekte rüyâ görür, hayvanda uyanır, insandaki karşılıksız sevgide uyandığının farkına varır.
İnsanlık âlemi için nasılsınız sualinin ortak bir cevabı olsa gerek.
Uyanık ama farkında değil..
Öyleyse varlığımızın manâsı ne?..
Uyanık ve farkında şimdi burada oluş.
Kendini her bir yüzden tanıyış.
Bir insan olarak öğrendiğim en zor ders.
İçimde ne kadar kırık hissedersem hissedeyim.
Karşılıksız sevmek için devam etme ihtiyacının amansız olmasıydı.
Her şeyin anlamını yitirirken tabii acı çekeceksin, karşılıksız severek, görmenin bedelidir bu.

Dünyadaki tek sevinç başlamaktır.
Yaşamak güzeldir.
Çünkü yaşamak başlamaktır, her zaman, her an.
Bize özel bir rüya akıyor.
İnsanın kendini putlarıyla aldatması bir kaza değildir.
Başkasının yatağına takılıp düşmedi.
Bu bir seçimdi hesaplanmış bir seçim.
Seçeneklerini tarttı, senin huzurun yerine kendi zevkini seçti ve kabul etti.
Şimdi mi?..
Sonuçlarıyla başa çıkmak zorunda.
Gerçekçi olalım iç huzurunuz altın değerindedir.
Neden size kim olduğunu çoktan göstermiş insanlara.
Birinin yarı pişmiş üzgünüm’üyle takas edesiniz ki?..
Her şeyin anlamını yitirirken tabii acı çekeceksin, karşılıksız severek, görmenin bedelidir bu.

Yetim kalırsın!..
Her birimizin dünya perdesinde.
Rüyadayken de sorsak uyanık mısın diye.
Unuttuğumuz hatıralar nereye gider teheccüt vakti uykudaysan.
Deriz!..
Elbette buradayım işte ve uyanık.
Peki uyanık olduğunun farkında mısın?..
Rüyasında uyanık olduğunu gören biri yine de rüyanın içinde kalır.
Kalpte yaşamak, kalbin sadece bir organ olmadığını; onun bir pusula, bir rehber olabileceğini hatırlatıyor.
Ancak rüya gördüğünün farkında olan biri gerçek uyanışın, gerçeğe uyanışın eşiğindedir.
Böylesi biri nesinden belli olur?..
Rüyalarda mutluluk ve gerçeklik aramayı bırakmıştır.
Her şeyin anlamını yitirirken tabii acı çekeceksin, karşılıksız severek, görmenin bedelidir bu.

Sahnesi gelince şems vakti uyanacak.
Uyanan karşılıksız sevgiyle fark edilecek!..
Rüyada iken rüyada olduğumuzu nasıl fark edebiliriz?..
O zamanların karanlığını, hem de bir masalı, bir masalın olanca neşesini harmanlamış.
Ben, bir masalın içinde dolaşıyorum hissiyle okurum insanı.
Rüyada, cisimlerin gölgesi düşmez yere.
Bu ancak gündüz rüyasında, dünya perdesinde mümkün.
Gölge düşecek ki.
Ona bir dua hediye edeceğim, putlarıyla rahatını kaçırmak için.
Hak-batıl, doğru-yalan, gerçek-hayal ayırdına varılsın.
Her şeyin anlamını yitirirken tabii acı çekeceksin, karşılıksız severek, görmenin bedelidir bu.

Sevgi, onca kötülüğün içinde kötülüğün giremediği bir mahalle halkının evi sevgi.
Yoksul ve yarı aç yarı tok yaşayan insanların her lokmayı başkalarıyla paylaşma çabası.
Hiçbir çıkar beklentisi olmadan birbirine yardıma koşan, her buldukları fırsatta gülmeyi ve neşelenmeyi başaran insanlar.
Sokakta doyasıya oynayabilen tüm mahallenin sahiplendiği çocuklar.
Gerçek olamayacak kadar güzel bir yaz, o nedenle bir masal.
Ama masalın içindeki her şey gerçekten yaşandı bir zamanlar.
Hepsini bizzat yaşadık.
Hem büyük bir özlem duygusu hem de içimiz sızlayarak okuyoruz insanı.
Her şeyin anlamını yitirirken tabii acı çekeceksin, karşılıksız severek, görmenin bedelidir bu.

Bir insanın cenazesi musallada biterken, masal da bitiyor.
Bir masalın bitişine mi, gerçekten yaşadığımız o güzelliklerin nasıl bu kadar uzakta ve ulaşılmaz kaldığına mı ağlıyorum, bilmiyorum.
Öyle ya gerçek ancak illüzyonun kanatlarında taşınabilir.
İki'den bir bilinebilir.
Bambaşka bir gezegenin hikayesidir bana kalırsa.
Ama ikinin ikincisi gölgedir, hayaldir.
Bir bilinsin diyedir, duyguyu sözcüklerle anlatmam imkânsız.
Ama bu ülkenin de hileleri pek çetin.
Zaman, mekanda geçen rüya filmin döndüğü
Zihin, memnuniyetle ruhsal olarak uyanmış kimlikte bir kişi.
Rolünü de üstlenecektir.
Her şeyin anlamını yitirirken tabii acı çekeceksin, karşılıksız severek, görmenin bedelidir bu.

Sevgili teheccüt vakti öyle ustalıklı bir dil kuruyor ki.
Gönül okuruna ne söylemek istiyorsa, hangi duyguyu uyandırmak istiyorsa, güldürmek mi ağlatmak mı istiyor, hüzünlendirmek mi, hepsini başarıyor şems vakti.
Çok gördük, tarikat kapısı bunun misalleriyle doludur.
Kahhar-ı aşk uğramamış da, bende benliğin zerresi kalmışsa.
Böyle olur.
Kimlik konusunda hâlâ kaybolmuş olduğunuzun en iyi işareti.
Başkalarını sizin kadar uyanık olmadıkları için.
Yargılama ihtiyacı hissetmenizdir.
Rahatlayın ve zihnin yargılama ihtiyacının farkında olun.
Zihin hemen herhangi bir manevi kazanım.
Sezgi veya içgörü ile özdeşleşmeye çalışabilir.
Her şeyin anlamını yitirirken tabii acı çekeceksin, karşılıksız severek, görmenin bedelidir bu.

İşte yolcular için bazı işaretler!..
Gurur, üstünlük başkalarına acıma anladım kibri.
Başkalarına da söylemeliyim ihtiyacı
Aydınlandım hem uyanıdım.
Ama kimse beni anlamıyor iddiası.
Hepimizin romanı sevgi.
Hem neşeli hem hüzünlü hem düşündürücü. İnsanı okurken duygudan duyguya geçiyorsunuz.
Ama hepsi kıvamında.
Hepsinin sevgilimin içinden kopup geldiğini biliyorsunuz. 
Keşke kaybettiğimiz o neşeyi tekrar bulabilsek.
Zaman değişti.
Değişiyor.
Mahalleler, evler, dünya değişti.
O neşeyi ve kaybolan pek çok şeyi belki tekrar bulamayacağız.
Tutunacağımız şeyler var elbette, hep olacak, olmalı.
Her şeyin anlamını yitirirken tabii acı çekeceksin, karşılıksız severek, görmenin bedelidir bu.

Bir güzel sabırla burada kal.
Zihnin saçmalıklarının farkında ol.
Kendinle dol.
Hatırla, başkaları yok.
Uyanmış kimse yok.
Herkesin evliya olduğunu anlamayan evliya olmaz.
Bu zevkin bayrağıdır güzeller güzeli.
Tek bir bilinç vardır ve dünya onun hayâlînin yansımasıdır.
Ya yalnız uyanık ve kendi rüyanın farkındasın.
Ya da bir hayalin içinde kaybolduğunun farkında değilsin.
Hangisi oluyor gibi görünürse görünsün.
Gördüğün rüyada bir tek sen varsın.
Her şeyin anlamını yitirirken tabii acı çekeceksin, karşılıksız severek, görmenin bedelidir bu.

Hani ben kulumun zannı gibiyim.
Nasıl sanıyorsa öyleyim mealinde bir hadis-i kudsî var ya.
Yani nasıl sanırsam öyle inanıyor.
Ve gitgide öyle görüyorum.
Sanki gerçekliğin kendi versiyonumu zihnimde yaratmak için ezelden izinli gibiyim.
Çok garip değil mi?..
Evet evet.
Bir cümlede, ayrılıklar bazan da gölgeleri ağlatır.
Bu, El-musavvir'in nurdan tezgahına kurulu gerçekten çok ironik bir şaka.
Eğer konuşamayacak kadar yorgunsan yanıma otur, ben de sessizliği iyi bilirim.
Her şeyin anlamını yitirirken tabii acı çekeceksin, karşılıksız severek, görmenin bedelidir bu.

Mevcut durumu ne kadar önemli görür.
Ne kadar ciddiye alırsanız o kadar çok önemli görünür.
Diğer bir deyişle!..
Mevcut hikayenin ne kadar somut olduğunu düşünürseniz, mevcut hikaye size o kadar sağlam ve esaslı görünür, pek göre göre pekişir.
Bu, zihnin kendi kendini güçlendiren yanılsamalar döngüsüdür.
Mesela, acı çeken bir mağdur, bir kurban olduğunuzu ne kadar çok düşünürseniz, yaşadıklarınız size o kadar acı verici görünür.
Her şeyin anlamını yitirirken tabii acı çekeceksin, karşılıksız severek, görmenin bedelidir bu.

Bu gerçekten pek ironik, bir pozitif geri bildirim sistemi gibidir.
Örneğin, mevcut durumdan kaçma arzusu direniş-arayış ne kadar güçlüyse, mevcut hikaye kendini o kadar sağlamlaştırır.
Ve bu hikaye size o kadar gerçek hem sinir bozucu görünür.
Bir bataklığa düşünce ne kadar çok çırpınırsanız, o kadar derine batarsınız, battıkça çırpınır, çırpındıkça batarsınız.
Ve bunun bir bataklık olduğuna ne kadar çok inanırsanız, size o kadar bataklık gibi gelir.
Saplantınız, sabitlemeniz algıladığınız bu hissi somutlaştırır.
Kavram filtreleriniz dışardaki algı akışını otomatik olarak o kalıba göre hayata geçirir.
Her şeyin anlamını yitirirken tabii acı çekeceksin, karşılıksız severek, görmenin bedelidir bu.

Yani zihin bir kendini güçlendirme mekanizmasıdır ve bu sistem böylece tanındıkça çözülecektir.
Birini çok sevmişsem, adını asla başkalarına söylemem.
Onlara ait bir parçayı başkalarına teslim ediyormuşum gibi gelir bana.
Ne kadar çok anlam ararsanız, özünde vâr olmayan anlama dair bu yanıltıcı anlam arama arzusunun ardını, o kadar az bir ihtimalle görebilirsiniz.
Peki bir anlamın peşinde koşma ihtiyacı tam olarak nedir?..
Her şeyin anlamını yitirirken tabii acı çekeceksin, karşılıksız severek, görmenin bedelidir bu.

Zihnin etkisi böyle bir arayışa neden oluyor!..
Hiç dert etmeyin, pek bahtlısınız.
Zira kendiniz koşulsuz mükemmellik olarak, aslında hiç bir anlama ihtiyacınız yok.
Ve şahsen ne sandığınızın bir önemi yok.
Zâten eğer mükemmellik, mükemmel olmak için belirli bir anlama sahip olmaya dayanıyorsa.
O zaman artık mükemmellik değildir.
Peki nedendir bu bitmeyen anlam arayışı?..
Çünkü zihnin çalışma prensibi, her şey için nedenler ve sonuçlar olduğunu hayal eder.
Ve bu nedensellik, zincirine kapılanı kendine bir güzel bağlar.
Her şeyin anlamını yitirirken tabii acı çekeceksin, karşılıksız severek, görmenin bedelidir bu.

Dolayısıyla, zihin kendi varlığının da nihai bir nedeni olması gerektiğini hayal eder.
Ezeli sebep, nihai bir neden oluşturmaya çalışmak, hayatın anlamını aramanın ardındaki ham motivasyondur.
Allah'tan sonsuzluğun bizzat kendisi olarak, kendi varlığınız tamamen nedensizdir.
Yok yere işte, dedi ki o: Yoruldum insan olmaktan.
Gidişin söz aramızda, insan yorulur bazen insan olmaktan.
Bazen bir başkasını anlamak istersiniz ama anlayamazsınız.
Sen git, bırak cahilliğim saflığım gitmesin elden.
Seni putlarınla senden çalmışlar ve bu, derin bir yalnızlık.
Taşıyabilecek miyiz dersin birlikte.
Dönsen bile!..
Her şeyin anlamını yitirirken tabii acı çekeceksin, karşılıksız severek, görmenin bedelidir bu.

Ve zaman geçiyor, söylenmeyen her şeyi, konuşulmayan her şeyi de beraberinde götürüyor.
Kaybedilmeye değer, en güzel anında bitirilmişse eğer.
Ve biz birbirimizi yanlış anlayarak yaşamaya devam ediyoruz.
Ruhun ölümsüzse eğer, sesini beklerken.
Sığındığımız her yerde, bütün ölüler unutulur.
Yaşayanlar kalır tek başlarına.
Karşılıksız sevgiye gökyüzü belleriz gönlümüzdeki maideyi.
Bu nedenle, doğuştan gelen mükemmelliğiniz hiçbir anlam gerektirmez.
Her şeyin anlamını yitirirken tabii acı çekeceksin, karşılıksız severek, görmenin bedelidir bu.

Siz mükemmel olduğunuz için mükemmelsiniz; doğal ve sebepsiz olarak öyle.
Fazla samimiyetin getirdiği uzaklıktayız.
Hiçbir soru sorulmasına gerek yok.
Hiçbir cevaba ve hiçbir nedene gerek yok işte.
Ama niceleri hayatın anlamını bulamadıklarını düşündükleri için depresyona giriyor hatta intihar ediyor!..
Biz anlayan kimselere âyetleri açıkça bildirdik. En’âm - 97)
Her zaman teheccüt vakti beklenilen yerde buluyoruz kendimizi.
Her şeyin anlamını yitirirken tabii acı çekeceksin, karşılıksız severek, görmenin bedelidir bu.
(Y.ed - Kişi Sevdiği İle Beraberdir Albümü)

Engin Demirci
Kayıt Tarihi : 22.6.2025 17:07:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Git onu çağır, kendisini incitenler çoktan pişman oldular, Ben ise yokluğuna dayanamıyorum. Lütfetsin gelsin artık. Hz. Pir Mevlâna k.s.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!