Sevmek gönül işiydi bilirdim… Gecenin kör bir vaktinde yıllanmış yaralarına merhem olmak her yiğidin harcı değildi… Geldim… Deli kız türküleri söyleyen yüreğime, yüreğini aldım da geldim…
Hep birikinti sevdalarmış yaşanan önceleri… Şimdilerde sen gurbetçiysen, sende bir ömür kalmaya geldim… Gözlerini ışık bildim, uzayan yollarımı bir çırpıda bitirdim be can, işte geldim…
Hazırlan, cümlelerindeki öznelerin olmaya, yüklemlerinden olumsuzlukları atmaya geldim…
Sabrımı giyindim sevgili,
Ölümlerden ölüm beğendim,
Gerçeklere kapat gözlerini, düşlerimde, özlenen bir yürekte yaşa… Söylenmemiş her şarkıda beni dinlerken, mutlulukların gölgesi hep üzerinde olsun sevgili…
Öyle seviyorum ki seni, öyle sessiz, öyle derinden, tüm benliğimle… Sana öğretmeliyim hayatı… Sebebi ben olmalıyım ışık saçan gözlerindeki neşenin… Büyülü sesinle aydınlanmalı karanlıklarım… Aklını başından almalıyım…
Varsın uzasın sana koştuğum yollar… Canım canın olsun yeter ki,ömrümden ömür gitsin, üzülmem…
Gözlerimin hüzünlü dalgınlığında boğuldu umutlarım… Titreyen dudaklarımda bir ayrılık şarkısı olmuş adın… Uykusuz gecelere diktim gözlerimi yine… Anladım seven hiç sevilmiyor… Yüreğimde yangınlarımla, senden yadigar karanlıklarıma sarıldım sevgili… Bu ne bitmez azaptır anlayamadım… Kalbimi nereye gömsem nereye söyle… Şimdi hangi deniz serinletir beni, hangi mehtap avutur, hangi hayat bakışlı yar için sererim gökyüzüne yıldızları söyle… Susma… Gitme yüzüme kapılarını kapatıp… Sonra da seviyorum deme ıslak kirpiklerinle bana…
Özlemlerini koynuna bıraktım işte, bende kalan neyin varsa al… Gül kokulu yağmurların mutluluklarında yaşa sen uzak sevdalarınla… Parçalanan yüreğimi avuçlarına alma sakın yaralamasın minik ellerini kırıklarım… Bırak o yürek kırıklarım yok olana dek batsın bağrıma… Batsın ki akıllansın deli yürek, kapatsın kendini zamansız sevdalara…
Yaprak yaprak sar yüreğini gül renkli dudaklara… Ben olmayacağım artık ama üzülme, yüreğindeki boşluğuma demet demet goncalar bıraktım… Bensiz geçecek her doğum günün için yetecek kadar deste deste gül bıraktım koynuna… Bıraktım ki adımın yarısı sende kalsın… Gül’üşüm sende kalsın sevgili… Ben de yarım yaşarım bu hayatı, kumlara içi boş kalpler çizerim düş sahillerinde… Kağıttan gemiler yapar umut’um, sensiz hayallerime açılırım, denizleri yarar yalnızlığım, yüreğimi yaralar her kürekte… Dönerim olduğum yerde… Ben, bir yere gidemem ki sevgili… Yıldız yıldız boynum bükülür gecelere, denizlere yansır satırlarım… Sulara yazarım sevdamı, dalgalara kapılırım gözyaşlarımda… Ben bir yere gidemem ki…
Terasta demledim yüreğimi,
Martılar misafirim…
Rüzgarı eğdim başıma,
Yıldızları çağırdım,
Sırtımı dayadım soğuk duvara,
Ellerimi uzattım boşluklara
Derin bir dertle zehroldu aşk şarabım bu gece. Mecalim kalmadı dönüşsüz yörüngelerde of çeke çeke. Ellerimde senden yadigar hüzün gülleri ile ben bir firkatzede… Ezgili saçlarıma zulmeden sen misin ey yar, bağrımı lime lime eden bu ayrılık da neyin nesi… Gönlümü şenlendiren yollarının tozuna sürdüm dudaklarımı, usanmadım gündüz gece… Yokluğunun devasız derdiyle yansam da yakınmadım, sakınmadım sözümü.
Yaşama dört elle sarılan şevkimi koydum bir kenara. Gül renkli düşlerimi dayadım yıldızlara. Kanter içinde, düşümde oynayan kız çocuklarına koştum, onlara sordum unuttuğun günleri. Doyamadığım, kıyamadığım, aslında hiç yaşamadığım o güzel günleri… Cevapsız kalırken sorular, bir kapı daha kapansın bırak, sen gençliğimin elinden tut hadi. Ölüme bırakmayacağım seni yürek dolusu sevdanın zenginliğini göstermeden.
Uzun geceler yalan olsa da gel, bir gül bana. Gözyaşından vurma hüzün gözlerimi, umuda açılan teknelerimi mavilerde yalnız koyma. Bırak gülün dikenini, elmanın kurdunu, şu kör talihi unut. Unut ölümü, bize yaşamak yakışır gecelerin hüzünlü şiltesinde. Ayrılığa sürgün giden adı meçhul binlerce seveni unut, diyorum. Bir güvercinin kanadında alnına süreceğim vuslatı düşün ki, yakındır.
Bahtımın karasında tükenmeyen ışığım; karanlık bir gecenin dizlerinin dibindeyim yine. Her şeye inat, yüreğime özlemlerle ektiğim her dem taze sevda fidanımsın… Kelimelerin boyu yetişmiyor yine seni anlatmaya. Acıların beni boğduğu yerde, sevdaya dayanaklarımı budayan derbeder düşlerinin gölgesini çekme üzerimden. Büyük aşkların kanatsa da yüreğini, tükenme. Sil bakışlarıma sevdalı kanamalarını. Bir kuşun gagasındaki umuda bırak başıboş yarınlarını. Gül gibi adımın yanışlarına, yeni bir gülüş şahit olsun öpülesi dudaklarında…
Ey yar… Eteklerime topladığım çiçekleri ellerinle saçlarıma tak hadi… Gezdiğim yollardaki ayak izlerimi öpmeyi bırak şimdi… Gözlerindeki ışığı karanlıklarıma sür… Yüreğimin son ihtimallerinde dindir saçlarımı okşayan acıları… Şu koca dünyada yapayalnızken ben; titreyen dudakların, kuruyan yaprakların, soğuk duvarlara dokunan ellerin olsun yarenim… Ele avuca sığmaz suskunluğunu giyin üzerine, yanılmışlığını at bir kenara, son baharında ömrünün sana gülmek yakışır kavga bilmez bir sevdanın koynunda…
Dinle sözlerimi sevgili… Gözlerinin içine al ve yüreğinin dibine çek beni… Yağmur bil gözlerimi işle nakış nakış yüreğine… Güneş bil sözlerimi, ışık bil yüreğimi… Kana kana ıslanırken yağmurlarında hüzünlerimi boğ damlalarında… Yağ hadi üzerime durma… Sesin gelsin ıslak dudaklarıma… Yorgun ayaklarına derman olayım, gitme… Sevmelere koş benimle… Varsın hasret olsun be can boynumuzu büken, ayrılık olmasın…
“Göz yaşlarım yokluğunu hecelerken,
Kalemim kekeme düşlerimin suskunluğunda kırılır.
Gidiyorsun değil mi… Satırlar öksüz, geceler yıldızsız semalarımda… Felaket tellalı şimdi hüznü vuran saatler. Dertlerin işgalinde buruk gülüşlerim. Yosun tutmuş gamzelerime dokunup, ağlayacak bir şey yok deme bana. Kederli bir yıkılışla nereye baksam sen varsın sevgili, yokluğun zehir zemberek, yokluğun diğer adı ölümün.
Gidiyorsun değil mi… Ellerimin üşüdüğünü, gözlerimin yandığını bilerek yarım bırakıyorsun beni. Yetiş ey hayat, çırpındıkça batıyorum sensizliğe, karada bir balık gibi, yaşayamıyorum. Kalmadı tadım tuzum, içten içe eriyorum yar. Bir Tanrı bilir neler çektiğimi. Ağlamaya koyulduğu için kızma yalnızlıktan kararan gözlerime. Ama yine de sen beni hep gülümserken hatırla.
Gidiyorsun değil mi… Seni soruyor yıldızlar her gece, kaçamak cevaplar veriyorum. Sen de benim kadar özler misin bilmiyorum. Seni düşünmeden bir an geçmiyor. Gün, gece senden ayrı bitmeyen işkence, nasıl baş edeceğim yar çoğalan hüzün nakaratlarıyla.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!