Aşkın Kül Rengi Şiiri - Fevzi Emir Yılmaz

Fevzi Emir Yılmaz
147

ŞİİR


16

TAKİPÇİ

Aşkın Kül Rengi

Aşkın Kül Rengi
Fevzi Emir Yılmaz

Tatlı bir kıpırdanma başlar evvela
Ruhunda insanın.
Serin bir meltemin okşadığı
Sabırlı dallar üzerindeki
Yeşil yapraklar gibi...

Bazen sert,
Bazen de yumuşak bir meltem eser
Gönül yamaçlarında usul usul.
Gözün, dilin, kulağın yok olur artık;
Sadece kocaman bir gönlün vardır—
Hayat dolu, sevgi dolu, aşk dolu bir gönül.

Göremez, söyleyemez, işitemez olursun.
Bir aldığın nefesi bilirsin sadece,
Ve yaşarsın, yeni doğmuş
Bir bebeğin can suyu aradığı gibi...
Görmeden, duymadan, konuşmadan,
Bilmeden yaşarsın, hiç tereddütsüz.

Gökyüzü başka güzeldir artık.
Yıldızlar ışıl ışıl, bulutlar pamuk gibi.
Rüzgarın sesi, binbir çiçek kokusu taşıyan
Bir anne kucağı gibi; ninni tadında...
Elini uzatsan aya değecekmiş sanırsın,
Yerçekimi hükmünü yitirmiştir artık.

Yürümez, koşmaz,
Kanatlanır uçarsın adeta.
Gökyüzü sadece senindir mesela;
Yüzlerce gökkuşağının içinden geçip
Bir ahenk cümbüşü yaşarsın,
Bembeyaz bir güvercin gibi,
Ruhunun ardı sıra...

Güneş biraz daha yükselince
Bir hararet başlar içinde, inceden inceye.
Susuzluk hissi doğar, acıkırsın da üstelik.
Birkaç güzel söz, bir gülüş, bir öpüş,
Ardından özlem dolu bir sarılış
Alır götürür yüreğindeki rehaveti.

Başlarsın gömülmeye,
En derine doğru—
Uçsuz bucaksız bir sevgi denizinin.
Öyle ki; nefessiz kaldığını anlarsın.
Daldıkça en derine,
Çırpınmak bile gelmez içinden.
"Boğulmak en güzeli," diye geçer aklından,
Ve birden irkilirsin:
Onsuz kalmak da var işin sonunda.

Öyle ya—
"Daha çok sevmeliyim," diye
Yaşama tutunmalıyım dersin.
Ve başlar gözlerin açılmaya...

Hiç beklenmedik bir anda,
Dupduru şebnemler belirir
Ufka bakan gözlerinde.
Şaşırırsın biraz ama
Bir anlam veremez, siler geçersin o an.
Bir süre sonra buhar olur, uçar aniden.
Dersin, önemsemez, aldırmazsın bile...

O tatlı meltem bir süre sonra
Yerini rüzgâra bırakır.
Ve henüz yeni yeni filizlenen
Bazı duyguların kırıldığını fark edersin, istemeyerek.
Ama yine de yitirmezsin umudunu.
"Kısa bir esinti," der geçersin
Titreyen kalbini avutmak için.

Binlerce söz geçer aklından
Ve tatlı yalanlar...
Bir süre daha kandırmak için kendini.

Oysa...
Oysa daha nazlanacak küçücük
Bir bebeksindir aslında.
Ve hâlâ o duygu dolu,
Merhamet dolu, şefkat dolu bakışlardan medet umar;
Saçlarında dolaşan ellerin,
Gözlerinin ta içine bakan o gözlerin,
Ruhunu okşayan o tatlı sözlerin
Sahibini ararsın—
Sanki hiç yokmuş, hiç var olmamış gibi...

Bütün ışıklar sönmüş gibidir artık.
Güneş tutulmuş, ay kararmış,
Yıldızlar milyarlarca ışık yılı uzağa çekilmiştir.
Zifiri bir karanlık doğmuştur ufkunda
Ve sen sönmüşsündür—
En kara gece gibi...
Mum gibi...
Susuz bir çiçek gibi...

Derin bir sessizlik başlamıştır
Kulakları kanatan ağır uğultularla.
Ne kimseden bir ses çıkar,
Ne de ağzını bıçak açar sendeki suskunluk.
Her şey, bir yangın sonrası
Etrafa dağılan kül rengi gibidir artık.

Toprak, hava, su ve bütün tabiat
Griye bürünür.
Kıyamet kopmuştur yüreğinde artık.
Ama sen yaşıyorsundur hâlâ—
Sanki sevmenin ve sevilmenin,
Hatta aşkın katili senmişsin gibi...
Bütün suç üzerine yıkılır
Ve bütün cezayı tek başına çekersin.

Ve hayat devam ediyordur...
Gönül direğin yıkılmadıkça
Nice aşklara,
Nice sevdalara yelken açacak,
Nice yangınlardan sağ çıkacaksın.

Aşkın kül rengi düşse de saçlarına
Gelene yer, gidene yol olacaksın...

Fevzi Emir Yılmaz
Kayıt Tarihi : 16.10.2023 22:32:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!