Karanlık gece,
Yolcu gidermiş nice?
Sonsuz romanmış
Aşk denilen bir hece.
Varda yok olmak;
Baştan sona bilmece! ! !
yeşildir artık yüreğinde kara bulut
bugün anneler günü annem beni unut
evde acılar koynuna yangelip yatmış
inadına giyin sen de mayısa batmış
yürü sokakta çocukların düşü aksın
Devamını Oku
bugün anneler günü annem beni unut
evde acılar koynuna yangelip yatmış
inadına giyin sen de mayısa batmış
yürü sokakta çocukların düşü aksın
Hem inler bülbül
Hem de ister kafesi! ! !..........
Anladım ki şekiller, kalıplar değil yaşayan, ruh olmazsa ister insan, ister ağaç, isterse şiir olsun ölüdür....
Diri bir şiir okudum hocam teşekkürler..........
Saygım sevgim ve muhabbetimle
Hattat, nakkaş...el emeği, göznuru, o işler, o hüner döker her bilekte sanatın altın bileziği yoktur sizin bileğinizdekinden... saygılar selamlar... ***10***
Cemali-Hikmet AKSU
Karanlık gece,Yolcu gidermiş nice?
Sonsuz romanmış Aşk denilen bir hece.
Varda yok olmak; Baştan sona bilmece! ! !
Yıldızlar döner, Ay güneşi kovalar.
Hasret yakar da Köpük sahili yalar.
Taşlar aşınır Büyür kara sevdalar.
Kelebek uçar, Kuzu iner pınara.
Her bir sarmaşık Dolanır bir çınara.
Derya ne yutar,Neyi atar kenara?
Kara büyü mü, Aşk denen neyin nesi?
Bedeli cansa Nedir çeken herkesi?
Hem inler bülbül Hem de ister kafesi! ! !
Bu şekliyle hece şiiri diyebiliriz.
Şekil değiştirdiğimizde şiirin asılı hali ortaya çıkıyor.
Her haliyle güzel bir şiir görüntüsü ortaya çıkıyor.
Sebebi nedir?
Şair deki ustalık,şairin yeteneği...
Gönül dolusu selamlar.
Daha dört yorumda gönlüme anlatamayacağım bir sevinç ve sürur doldu.
Aşk ne yaman şeymiş. Sadece dilimizle bir “aşk” dedik, kalemler, gönüller ve diller aşka geldi.
Molla Cezirî diyor ki: “Aşktan helâkımı, necata (kurtuluşa) değişmem.” Biz de “aynen” diyoruz Molla Cezirî. (Rahmetullahi aleyh)
Dostların bakışları ile şu zayıf dizelerim Leylâ’ya dönüştü, Leylâ’nın libasını giyindi. Artık o dizeler; kara-kuru-zavallı-cılız değil. Yipelek otu da değil.
Onu Leylâ yapan, sizlerin Mecnunî bakışlarınız oldu.
Şu hali, GÜLCE deki “gül” ün güzelliğinin ve rayihasının yayılması olarak da yorumlayabiliriz. “Gül alır gül satarlar/ Gülü gül ile tartarlar”
Sık sık söylerim: Yorum şaire ilham vermeli.
Bundan sonra neyi / nasıl yazdığıma daha çok dikkat edeceğim. O gözlere gerçekten lâyık olmağa çalışacağım.
Şu an ki yaşadığım sadece mutluluktur. Bir kardeşimizin ifadesi ile “Kelâm aciz kaldı, sözü sükûta bıraktım”
Şükran kesira…
Saygı değer sevgili hocam.yine .edebi sanat dalın örnek bir çalışma .anlamı anlayanlara ders .sanat yönü ise yeni bir mimarı yapı .yorumu haddimizi aşan bir konu bize düşen görev bu okula öğrenci olmak.Sevgili hocam bu güzel eserini haz alarak okudum puan az gelir ama yine usulen 10 üzerinden 100 puan ekleyerek gönülden kutlarım Rabbim o nur yüreğini aziz maharetli kalemini daim İhvani gönül haneni Allah dostlarıyla şen eylesin.
Saygı değer sevgili üstadım affına sığınarak şiire mukabil bir kaç cümle ifade edeceğim.
Şiir.İnsan hayatına renk katan bir imgedir,şiir hayatın mısralarla yaşanması ,ve gönüllerin anı defteridir ,
Bir şeyi olmaktan olmaya götüren bir güç olarakta kabul edilir .dünyada aklımından geçen hayallerin nağmesidir.
Şiir ruhun musikisi duyguların mücizesi zekanın eylencesi gibidir.
Bizi bulunduğumuz dünyadan alıp başka bir ruh alemine götürebilen yazı ,sesuyumu, vezin ,kafiye gibi zengin ve güzellik öğeleri ile süslenmiş hayaller taşıyan sanatlı sözlerdir.
Şiirin tarif etmek güçtür çünkü bellli bir mekanı ve ve sınırı yoktur.çünkü anlamı herkese göre değişmektedir,şiir dilin ve insanın özüdür ve hocamın örnek çalışmasında gördüğümüz gibi nazmin verdiği ritimden kelimeyi başka manada zenginleştiren o eserin kendine has özgü yapısını bozmadan yine otantikiğini korur ,şiiri şiir yapan tema asil kelimelerin anlamıdır .manayı dışa yansıtan etken ise o sanatın mimari yanı şairin kendisidir.
İyi şiirler yaza bilme ölçümüz bu güne kadar denenmiş şiirlerin ortak yanlarını bulabilmektir.
iyi şiir bir önceki şiirlerin mana değerini aşan özde anlamını değiştirmeden çağdaş fikir hareketlerinin izini derinliğini taşıyan görüşlere aydınlık veren evrenselliği ile insanlığa hitap edebilen özellikler aranmalıdır ,şiir her şeye rağmen sözdür bireyseldir ama bunun daha güzelini yapabilmek için imece usulu çalışmak lazım .Bu imece usulunu Sn Mustafa Ceylan hocamız başlatmış.Sevgili Ekrem Yalbuz hocamızın destek ve örnek çalışmalarıyla devam etmektedir.Türk şiir sanatının yeni nazim şekilleriyle yaşatılmasına büyük emek veren hocalarımıza üstadlarımıza sonsuz teeşekkür ederim .hata yaptıysam af ola kalbi saygı ve hürmetlerimi arz eder ellerinden öperim değerli hocam Allaha emanet olun selam ve duam ile
'Aşk denilen bir hece.
Varda yok olmak;
Baştan sona bilmece! ! ! '
Şiir ayet değil ama meale muhtaç diyenler bir kez daha haklı çıktı.
Fevkalade bir söyleyiş varsın mealini şiirden anlayanlar şiirin analizini yapanlar yorumlasın.
'Kelebek uçar,
Kuzu iner pınara.
Her bir sarmaşık
Dolanır bir çınara.
Derya ne yutar,
Neyi atar kenara? '
Söylenirken elde edilen kolaylık, mana verilirken ki çekilen zorlukla aynı eş değerde.
Şiirde yakalanan derinlik o kadar okuyucuyu içineçekiyor ki izahta güçlük de ondan oluşuyor olsa gerek.
Tebrikler Ekrem Hocaya.
Paylaşım için teşekkürler.
Selamlar saygılar.
Mehmet Gözükara
İşte Usta, işte gerçek şair.
Neden mi?
Yeni NAZIM TÜRÜ GÜLCE' den bir örnek vermekle kalmamış, şiirini, DAR ALANDA NAKIŞLAMIŞ...Şiir'i tarif edenler, (az sözle çok şey ifade etme sanatı) derler, derler ya, bence, doğruyu da demiş olurlar. Evet az ve dar alanda, okyanusları, cihanı kucaklamak...
Günlerden bir gün, kabilenin ileri gelenleri bir araya gelmişler. Aralarında Mecnun'un Mecnunluğunu konuşur olmuşlar. Yağız, yakışıklı, yiğit delikanlı Mecnun'un eriyip gitmesine ak saçlı-bilge kabile ileri gelenlerinin gönlü razı olmamış. Çağırmışlar huzura Mecnun'u. Söylemiş bilgelerin başkanı, demiş ki:
_'Yiğidim Mecnun'um.Nicedir sendeki bu hal? Bak tüm kabile sana üzülüyoruz. Perişansın, eriyor, yok oluyorsun. Biliyoruz, Leyla' ya aşıksın. Neden ama? Neden bu halin? Gel, etme, eyleme; bırak şu Leyla aşkını. Yazık oluyor sana. Hem Leyla, kara-kuru-zavallı-cılız ve kimsenin beğenmediğibir kız. Bak evlâdım, kabilede boylu-soylu-anlı-şanlı nice güzel kızımız var. Niye onlara meyletmezsin de, bu kara-kuru-yipelek otu Leyla'ya yanar, tüter durursun. Yapma oğul, aklını başına topla. Bak çevrene gel kendine!'
Mecnun, başı yerde. Suskun..
Öteki bir yaşlı bilge almış sözü, o da aynı minval üzre kelam etmiş. Sonra bir başkası.
Mecnun dayanamamış;
_'Siz Leyla'yı kendi gözlerinizle görüyorsunuz, bir de Mecnun'un gözleriyle görün hele..' deyivermiş.
Evet, aşkı- AŞK BİLMECESİ'ni EKREM YALBUZ gözüyle gösteren bir şiir bu GÜLCE.
Beni en çok etkileyen tarafı da, DERYA NE YUTAR,NEYİ ATAR KENARA mısralarıdır.
Diyor ki Ekrem Hocamız;
AŞK, üç harf -TEK HECElik bir kelime ama, sonsuz bir roman, hattâ çözülmemiş bir bilmece. Çözen oldu mu bilmiyorum, bunca yıl şahsen ben çözemedim. Okuduğum cümle kitaplar, romanlar, şiirler, öyküler; hattâ destanlar bile çözememiş. Şiir neye, aşk da o...İkisinin de tarifi ve tanımını tam yaptım diyen kesinlikle yanılır. Her açıdan kelâm edilir, ancak, cümle açıların iflâs bayrağını çektiği erişilmez, BİRİNCİLİĞİ SÜREKLİ MÜNHAL bir koşu. Dağı Delen Ferhat, çöle düşen Mecnun veya bir başkası. Mevlana, Yunus..Tapduk Emre, Şems.. Güneş ve ay.. Dönen ve dödüren. Sonsuza yolculuk bu. Sonsuzda erimek, sonsuzla bir olmak, sonsuzda sonsuz olmak. Bir de tek'i, tek de sonsuzu yakalamak. Yakaladım dediğinde ise bir de bakmışsın kilometrelerce uzağındasın. Hani, gökuşağını yakalayamazsın ya, hah işte öyle bir şey!...
Var olanda yok olmak... Evet, varlıkta yokluğu yaşamak. Var da yok olmak, kaybolup gitmek değil, onunla HEMHAL olmaktır. Onu giyinmek, onunla yanmak, onunla dönmek, o'nda o olmaktır. Atomdan, aklın sınır çizgisinin ötesindeki kürrelere varıncaya kadar gurbet iniltileriyle, asıl geldiği yere, o asli Sevgili' ye hasreti yaşamak. Fenayı değil, faniyi değil, BAKİ olanı gözbebeğinin içine koyup, ney misali inlemek. Ney'i ney yapan ona verilen nefestir. Üflenmeyen hiç bir düdük kendilğinden ötmez. İnsanı insan yapan da nefes,öz ve candır.Kabuk mu, sadece posa? Seven kabuğu değil, gül kokulu nefesi duyar, onu yaşar, onda o olur, varda yok olur...
'Yıldızlar döner,
Ay güneşi kovalar.
Hasret yakar da
Köpük sahili yalar.
Taşlar aşınır
Büyür kara sevdalar. '
Bunca sene fizik,kimya,matematik,astronomi okudum; 30 küsur yıllık mühendisim. Aşık oldum sandım çoğu zaman. Yazdıklarımı da aşk şiiri sanıyordum, yanılmışım. Ekrem Hocam'a bakın hele dostlar. Ne diyor? 'Yıldızlar döner, ay güneşi kovalar'. Evet, dönen kervanların cangıl cungul seslerinde kaybolmuş aşk sandığım duygu. Ay güneşin uydusu, ama onu kovalıyor. Neden? İsterse kovalamasın. Ay, ay olmaktan çıkar. Gölge, aslına ve güneşe tabi. Seven sevdiğinin gölgesi. Onun peşinde. Kelebek ışığa koşar. Aşk ateşinin yakacağını bildiği halde. Dağı deler Ferhat, çölü çölde eler Mecnun. Ancak, 'hasret' denen muhteşem bir enerjidir bu döngünün sırrı. Kavuşma isteği, aslına -asıl olana ulaşma tutkusu. Işığını güneşten alır. Işık vermezse güneş, ay karanlık, ay soğuk, ay simsiyah. Seven de sevdiğinden alır ışığını, enerjisini, dinamizmi, yaşamak tutkusunu. Sevmeyen yürek taştır. Güneşsiz ay neyse, taş yığını o' dur. Ancak, taşı da seven vardır.Duruş ve bakış önemli.
Koskoca Akdeniz'in kenarındayım. Konyaaltı sahiline koşan Akdeniz dalgaları, köpüre köpüre, birbiri peşisıra, sabırsız, hiç teklemeden, beklemeden, duraksamadan koşuyor, nefes nefese sahili yalıyordu. Sanki, suyun içi yanıyordu. Suda yanmıştı ben gibi. Suyun nabzında ateş vardı, sevda vardı. Suların sahile koşusunda bir sevda türküsü vardı. Hele o akça gelinlik giymiş köpükler, onlar, nasıl da altın sarısı kum taneciklerine buse kondurmadaydılar. Önce sahildeki, kum taneciğini alıp, sarıp sarmalayıp, kokoca deniz, varda yok ediyordu'. Kum tanesini ıslatıp, sinesinin ateşini ona yükleyip veya güneş kızılı sıcaklığıyla yanıp tutuşmuş kum taneciğinin yangınını söndürüp; bir süre sonra; Ekrem Hoca'mın dediği gibi (Derya ne yutar,
Neyi atar kenara?) kenara atıyordu...
Su, temizleyen, arındıran, silen..Su şeffaf. Su hem yerde hem gökte. Su bulutta, yağmurda, karda, buzda, alın terimde, gözyaşımda, Aras' ta, Tuna' da ve Kızılırmak'ta; su Kâbe' de zemzem, su Cennet' te.. Abdullah satoğlu üstadın (SU) başlıklı şiirinde bunlar var. Demem o dur ki, su, kaynar, buhar olur, donar buz olur. Ama, hangi hal ve durumda olursa olsun, su su' luğundan zerre kaybetmez. H2O formülüyle izah eder kimyacılar. Eder amma, aşkı tarif eden EkremYalbuz' da su, vuslat ateşiyle koşar sahile, tutar çatlamak üzere olan kum taneciğine can verir ve gene sahiline bırakır. Bütün maddesel formüllerin 'aciz tırtıl mantığına' dönüştüğü nokta burası işte. Bu da aşk...
Kelebeğin uçusu, kuzunun pınara inişi,hele hele her bir sarmaşığın bir çınara dolanışı. Bu aşkın en güzel tarifidir dostlar. Aşk olmazsa,ki aşk, o sarmaşığın yaradılışında, içinde var ki, çınarın gövdesine dolanmakta. Çınar yiğit, çınar başı yukarıda. Sarmaşık da çınar da toprağa bağlı. İkisinin de kılcal kökleri var toprağın bağrında. Ama güzellik, sarıp sarmalayışta.
Peki, kış geldiğinde, yeşil elbisesini çıkarırken üşüyen çınarın gövdesinde ağlayan, hıçkıran, çınardan evvel yaprağını döken bir sarmaşığın hüznünü görüp hissettiniz mi hiç?
Sevdiğinden ayrılmak, sevdiği üzülünce üzülmek neyse, işte çınar ve sarmaşık da o.
'Kara büyü mü,
Aşk denen neyin nesi? '
Çözülmeyen büyü evet. Falcılar, tahmincilerin yanıldığı hadise. Şekil, renk, desen, hattâ yaş farklarını bile sıfırlayan sır. Aşkı uğruna can veren, ölen, öldüren, cinayet işleyen, intihar eden... vb... Bedeli cansa bunun, peki, neden? (Nedir çeken herkesi?
Hem inler bülbül
Hem de ister kafesi! ! !)
**
Bu şiir, evet bu GÜLCE, tıpkı gülün üst üste gelen yaprakları gibi, iç içe, üst üste, gülce dokunmuş bir şiir. Bana bir kitap dolusu kelam ettirebilir.
**
Ekrem Hocam;
Bu şiir hakkında söylenecek daha çok söz var. Her bir yaprağı(mısrası)bin ışık huzmesiyle yüreğimize yağıyor.
Teşekkürer;
Kalbi selâmlar ve saygılarımı sunuyorum...
Köklere bağlı kalarak o kökün dallarının daha gürbüz daha verimli olması için öncülük edip,yol açan kalemleri öpüyorum..
Şiir şekil ve muhteva olarak çok güzeldi hocam..Aşkı irdelemiş o irdeleyiş içinden düşünce ve duygu ufkumuza mana yüklü manzaralar koymuş. İçtenlikle tebrik ediyor Mubarek bayramınızı da kutluyor ellerinizden öpüyorum gönül dolusu selam saygı muhabbetlerimle hocam
Bu şiir ile ilgili 28 tane yorum bulunmakta