yirmi yaşında fethetmiştim dünyayı
birkaç kitapla
kırmızı mürekkeple
anlatsam apaçık olacaktı kirlilikler
gözlerim iki boncuk
bir abaküs
kimse debelenmesin artık içimde
bir ayaklanmadır yüreğim bu huysuz modern çağda
ev sahipliği yapamaz hiçbir şeye kimseye
tarihin tozlu yapraklarında
kuru yapraklarında
bir balığın soğuk bakışına sığmak ne demek bilir misin
özlemek nedir
özlem özlem hanımcığım
kırlangıçları hiç görmediğim halde
nasıl aklımdan çıkmaz şaşırıyorum
zamanın döngüselliği
gece gündüz ikilemi
aynı anda bakalım pencerelere
bir sigara yakalım
ışığımız kapalı kalsın
bu da bizim isyanımız diyelim
mavi bir alev yükseliyor arşa doğru
betonarme kimliklerimizden papatya gülüşlerimize kadar
her şey yapay bir evrenin yangınında
huzursuz bir bekleyişte sanki
alnımda kusursuz çizgiler oluşmakta
her anımı kaydeden bu kusursuz çizgileri
insanın gözleri çatlar mı evladım
göz bu nasıl çatlar deme sakın
gözlerimiz çatladı üzüntüden diyeceğiz az kaldı
seramik gözyaşlarımıza şekil de veremiyoruz artık
herkes çıplak
çırılçıplak hem de
herkes bir martin bekliyor
cehennemi satın alması için
kamburumuz görünmesin diye
dimdik yürümeye çalışmamız hep bundandır
sabırla
hangi çağın en büyük bilmecesi
intikamdır
içim bir tuhaf
ve sanki orta çağda yaşamaktayım
her tarafta engizisyon zebanileri
beni mi arıyorlar yoksa
evrenin herhangi bir köşesinde unutulmuş
ya da
fark edilmemiş
güneşin titrek ışıklarına
teni okşayan ısısına bıraktım kendimi
sıska bir adamın öfkeden deliye dönmüş
her gece bu vakitler birilerini
öldürürüm
derimin altına gömerim
gözlerim sabahleyin onların gözleridir
öldürdüklerimin
kimi çocukluk aşkımdır
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!