izliyorlar bizi sevdiceğim
kıvrımsız dümdüz sokaklarda
yürümek yasak artık bu yeni dünyada
bekçileri var onların
düdüklerle uyandırıyorlar insanları
hiç uyuyamayanların ihtiyacı yok herhangi bir çığlığa
çekmem gereken cezalar var galiba
hatıra defterleri vardı eskiden
nerede bıraktım hatırlamıyorum
sahi hatıra defterim var mıydı benim
rengarenk kalemleri de hediyeydi yanında
ütopik bir bahar akşamı
namazını kılmadan dışarı çıkmaya ürken
yaşlı bir adamın ölüm korkusu gibiyim şu anda
bir ney fısıltısı kulaklarımda hükümdarlığını ilan etti
ve ortanın doğusunda azeri bir kadının gülüşüne
bağladım saatlerimi
şu şehrin taze gökyüzüyüm
bir avucumda zaman
diğerinde mekân
sırlarım gözbebeklerimden tırnaklarıma uzuyor
annem her zaman devrim kokuyor
kanım üşüyor
sıtmaya yakalanmaktan korkuyorum bu çağda
ağustos böceklerinin çığlığına
saklanasım var
hiçbir bağlaçla bağlayamam
gözlerindeki anlamsızlığı gözlerimle
saçlarım seyreliyor
ve
çok korkuyorum yaşlanmaktan
varoluşsal krizlerim boynumda
bir muska gibi durmakta
ölülerimizi yıkamalıyız adrine
kalk
bu karanlık eskimeden
üstümüze örteceğimiz başka bir çarşaf bulalım
sokaklarımız üşengeç bir bahara hazırlıkta
avuçlarımız nasırlı
ben seni abdestsiz sevmedim
ki neden dökülüyor gözyaşın
tohumları izle olur mu her zaman
yedinci dalın yedinci yaprağını kokla
yedi kıtam yedi ülkem
yedi eskimiş şehrimi
nurşin hoş geldin kızım dedi
dede ben nurşin değilim
baktı
güçsüzlükten eğik dudağını hafifçe oynattı
gülmeye çalıştığını anladım
zaten sana demedim der gibi baktı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!